Yazılar-Söyleşiler

Hukukun Sanat Özgürlüğüne Bakışı II – Sanat Özgürlüğünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndaki Görünümü

Avukat Merve Selin Şohoğlu üç bölümden oluşan bu yazı dizisinin ikinci bölümünde “sanat özgürlüğü” kavramının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda nasıl ele alındığını anlatırken, sanat özgürlüğünün sınırlandırılması ve özgürlüğün “kötüye kullanılması” ile ilgili mevzuatları Anayasa’daki düzenlemelere göre açıklıyor



Kürtçe diye bir dil

Özkan Küçük, anadilin kaybı, Kürtçenin kıymetsizleştirilmesi, inkârı ve kültür alanından dışlanma çabası üzerine yazdı: “Belki de yasaklandığı-dışlandığı için dilin kendisi politikleşiyor. Dilin durumu, toplumun durumunu özetliyor. Dilin serbestliği, toplumun serbestliğinin göstergesi oluyor”


“Gözetim ve baskıya yepyeni bir yöntem daha eklendi: İçerik kaldırma”

“Sosyal medya yasası” yeniden gündemde. Ekim 2020’de yürürlüğe giren bir önceki düzenlemenin sene-i devriyesinde Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR), içerik kaldırma kararları üzerinden yasanın basın özgürlüğünü nasıl etkilediğine ilişkin hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı. Susma Platformu olarak MEDAR ekibine hem rapor kapsamında öne çıkan bulgulara hem de şu anki tartışmalara dair sorularımızı yönelttik


İptal kültürü mü, sansür mü, düşünce özgürlüğüne saldırı mı? Cevap: Hiçbiri

Pınar Üzeltüzenci, son yılların sıklıkla kullanılan-tartışılan kavramlarından olan ve kanaat önderi kabul edilen ünlü-güçlü kişileri söyledikleri ya da yaptıkları problemli şeylerle yüzleştirme amaçlı bir tür boykot yöntemi olarak ortaya çıkan ‘iptal kültürü’ (‘cancel culture’ ) ve ifade özgürlüğü-sansür ve ‘cancellama’ üçgeninin sınırları üzerine yazdı





Duvarı aşındıranları korumak: LGBTİ+ hakları savunucularının korunması

LGBTİ+ hakları savunucularının Türkiye’de yaşadığı sıkıntılar hakkında Avukat Polat Yamaner, “Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović’in dikkat çektiği pek çok vakada ifade ve örgütlenme özgürlüğüne getirilen ağır kısıtlamalara dikkat çekerken, bizzat üst düzey kamu yetkililerinin hedef gösteren açıklamalarıyla birlikte alındığında; Türkiye’nin bu alandaki insan hakları hukuku yükümlülüklerine açıkça aykırı davrandığının her fırsatta altını çizmiştir” ifadelerini kullanıyor


‘Arzulanan sansür’ çocuk kitapları dosyası (II): Toplumsal cinsiyet ve müstehcenlik iddialarının arasında doğruyu aramak

Susma Platformu olarak Türkiye’de çocuk kitaplarına sansürü ele aldığımız ikinci yazıda sansürün sürekli mazereti olarak gösterilen “toplumsal cinsiyet, müstehcenlik, cinsiyet kimliği ve LGBTİ+ propagandası” iddialarına el atıyoruz. Uzman görüşleriyle beraber özellikle sosyal medyada tüm bu iddialar arasında çocukları için doğruyu arayan ebeveynler için çözüm önerileri sunuyoruz