Türkiye Yayıncılar Birliği, geçen haftalarda Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun Kalp Çarpıntısı isimli iki ciltlik kitabı “resen” yani kendiliğinden aldığı kararlarla muzır ilan etmesi üzerine bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamada, muzır neşriyat kararlarının sansürü meşrulaştırdığı ve otosansürü yaygınlaştırdığı vurgulanırken, yayımlama özgürlüğünün de ağır darbe aldığı ifade edildi.
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, Anka Haber Ajansı’na yaptığı değerlendirmede Koruma Kurulu’nun aldığı kararın yasaya aykırı olduğunu şu sözlerle açıkladı:
“Yayıncılık sektörü Basın Yasası’na tabi. Biz yayınladığımız kitapları üç kopya halinde basın savcılıklarına teslim ediyoruz. Bu basın savcılıkları, 6 ay içinde kitapla ilgili dava konusu olan bir şey varsa dava edebilir. Ama etmiyorsa başka bir kurum bunlarla ilgili yasaklama kararı alamaz. Muzır Kurulu’nun aldığı bu kararlarla ilgili bazı yayıncı arkadaşlarımızın açtığı davalar var, yürütmeyi durdurma kararları var. Yani Muzır Kurulu aslında kendine göre bir ahlak anlayışını zorlamaya çalışıyor belki ama bu var olan yasalarla çelişiyor.”
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin web sitesinde yayımlanan “Muzır Neşriyat Kararlarını Kaygıyla Takip Ediyoruz!” başlıklı açıklamanın tam metni şu şekilde:
9 Temmuz 2018 tarihli KHK’yle Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun yapısı değiştirilerek Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı’na bağlandığından bugüne kadar 7’si yetişkinlere, 14’ü çocuklara yönelik olmak üzere toplam 21 kitap muzır neşriyat ilan edildi.
Yayıncılığımız için hayati önem taşıyan yayımlama özgürlüğü “muzır neşriyat” kararlarıyla ağır darbe almaktadır. Bu tür uygulamalarla sansür meşrulaştırılırken bir yandan da otosansür yayıncılar arasında yaygınlaşmaktadır. Otosansür yayıncılıkta çeşitlilik ve yaratıcılığın yerine tekdüzelik ve sıradanlığın geçmesine neden olmaktadır.
Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun ‘resen’ yani kendiliğinden aldığı kararlarla sansür uygulaması ülkemiz ve kültürel çeşitliliğimiz için son derece olumsuz bir durum yaratmaktadır. Ülkemizde gerçekleşen ve yayımlama özgürlüğü ile çelişen bu ve benzeri ihlalleri kaygıyla takipte olduğumuzu kamuoyunun dikkatine sunarız.”