Taş Düğmeler soruşturmasında örnek karar

Yönetmen Medet Dilek hakkında, Taş Düğmeler belgeselinde “Atatürk’ün manevi hatırasına hakaret” suçlamasıyla açılan soruşturma, “kovuşturmaya yer olmadığı” kararıyla sonuçlandı


ÖZKAN KÜÇÜK

Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yönetmen Medet Dilek hakkında yürütülen bir soruşturma, geçtiğimiz mart ayında benzer davalarda örnek alınabilecek bir gerekçe ile sonuçlandı.

Yönetmen Medet Dilek’e, Koçgiri isyanıyla ilgili yaptığı belgesel filmi Taş Düğmeler‘in İzmir Çiğli’deki gösteriminin ardından “Atatürk’ün manevi hatırasına hakaret” suçlamasıyla açılan soruşturma, “kovuşturmaya yer olmadığı” kararıyla sonuçlandı. Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kararın gerekçesinde fikir, sanat ve ifade özgürlüğü hatırlatıldı. 

Susma Platformu’na konuşan Dilek, “Özellikle muhalif belgeselcilere yönelik engellemeler insanı ‘Film yapsam ne olur, yapmasam ne olur’ gibi bir psikolojiye itiyor” diyerek kararın öneminin altını çizdi.  

20 Ekim 2018’de, Çiğli Belediyesi Konferans Salonu’ndaki özel gösterimde filmi izleyen iki emniyet görevlisinin şikayetiyle başlatılan soruşturma için, “Yasal olarak emniyet görevlilerini salondan çıkarabilirdik ama filmimin herkes tarafından izlenmesini önemsediğim için bunu yapmadım” diyen Medet Dilek, gösterimden bir süre sonra Ankara Cumhuriyet Savcılığı’ndan ifade çağrısı aldığını, ifadeye gittiğinde Atatürk’e hakaret ve suçu övme ile suçlandığını öğrendiğini söylüyor.

“Tabii Koçgiri isyanı ile ilgili bir film olduğu için haliyle Kürtlerin özgürlük taleplerinin çağrısını yapmakla da suçlanıyordum” diyen Dilek’in soruşturması, savcılık tarafından alınan kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlanıyor. Kararın bu tür davalarda örnek olabilecek bir gerekçesi de bulunuyor.

Savcılığın kararında; ”…video içeriğindeki sözlerin içeriği, zamanı dikkate alındığında bu özel kast ile hareket etmediğinin, yani, ‘’eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklaması’’ amacıyla yaptığının kabulünün gerektiği, ayrıca kullanılan ifadelerin de bizzat Atatürk’ün manevi şahsına hakaret içerikli olmayıp, tarihi ve siyasi eleştiri boyutunda kaldığı, kullanılan ifadelerin rahatsız edici ve şoke edici boyutta olmasının fikir sanat ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla bu açıklamanın da suç teşkil etmeyeceği anlaşıldığından; yukarıda açıklanan gerekçelerle; şüpheli hakkında, üzerine atılı suçtan kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi” ifadeleri yer alıyor.

Her ne kadar filmin yönetmeni Medet Dilek hakkında başlatılan soruşturma böylesi örnek bir gerekçe sunularak davaya dönüşmeden kapanmış olsa da soruşturma açıldığına dair haberler filmin gösterimlerini olumsuz etkiledi.  Özetle dava yürümese de filme verilebilecek zarar verilmiş oldu…

Bu haberin etkisiyle Mersin ve Bursa da dahil olmak üzere, planladıkları birçok gösterimin iptal edildiğini belirten Dilek, bu gibi davaların sinemacılar üzerinde ve yapılan filmlere ne gibi etkisi olduğunu ise şu sözlerle aktarıyor: “Özellikle muhalif belgeselcilere yönelik bu tür engellemeler insanı ‘Film yapsam ne olur, yapmasam ne olur’ gibi bir psikolojiye itiyor. Teknik açıdan ise filminizin hiçbir yerde gösterilmemesi ekonomik sıkıntılara yol açıyor. Öte yandan film seyirciye ulaşamıyor ve tartışılmamış da oluyor. Böylece teknik ve psikolojik baskı altında film yapmış oluyoruz.”