“Kendini tek zannediyorsun, oysa çoğunluksun”
Türkiye’nin dört bir yanında çevre ve kent mücadelelerine müziğiyle destek veren Praksis Müzik Kolektifi ile sanat alanındaki sansürü ve mücadele deneyimlerini konuştuk…
Türkiye’nin dört bir yanında çevre ve kent mücadelelerine müziğiyle destek veren Praksis Müzik Kolektifi ile sanat alanındaki sansürü ve mücadele deneyimlerini konuştuk…
Necati Sönmez, kayyım atanarak yayını durdurulan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde iki haftada bir yayımlanan köşe yazılarıyla ‘sansür ve direniş’ teması altında Susma Platformu’na misafir. İlk yazı Mumbai Film Festivali’nden Antalya’ya uzanıyor…
Gün Matbaası’na kayyım atanmasının ardından önce fotokopiyle dağıtılan sonra da yayınını internetten sürdüren gazetenin son üç sayısı hakkında “toplatma” kararı çıkartıldı
Kürtçe-Türkçe olarak iki ayda bir yayımlanacak dergi, Kürt yayıncılığında yaşanan daralmaya karşı bir alan açmayı amaçlıyor. Edebiyat ve sanat ağırlıklı Dilop’un ilk sayısının dosya konusu ise Kürt sineması…
Kendi rüzgarından, öfkesinden güç alan, başına buyruk bir sanatçı Şükran Moral. Geçtiğimiz günlerde Facebook sansürüne maruz kalan sanatçıyla hem kişisel hem de genel sansür gündemini konuştuk
Ayrılık kararını Doğan Medya Grubu’nun satılmasından önce, çok sayıda karikatürünün yayımlanmaması üzerine alan Demirci’nin veda karikatürüne de gazetede yer verilmedi…
Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan haberler nedeniyle 7.5 yıl hapis cezasına çarptırılan İHD Eş Genel Başkanı, insan hakları savunucusu, avukat Eren Keskin’e destek için İHD İstanbul Şubesi’nde bir dayanışma toplantısı düzenlendi…
Daha önce öpüşme sahnesi nedeniyle ceza kesilen Çukur dizisinde şimdi de Mehmet Güreli’nin seslendirdiği Kimse Bilmez şarkısındaki “şarap” sözü sansürlendi
İzmir’de bir sokak düğününü basan polis, Kürtçe şarkı söyleyen müzisyenleri gözaltına aldı. Öte yandan HDP kongresine gittikleri otobüste Kürtçe şarkı söyleyen 36 HDP’liye de soruşturma açıldı…
Yılmaz Güney’e uygulanan sansürün, yalnızca onun sinemasal mirasını, söylediği sözü, filmler aracılığıyla aktardığı meselesini değil, bizzat bu türden simgesel yapıları da hedef aldığına ve almaya devam edeceğine şüphe yok. Yılmaz Güney’in “çirkin”, eşitsizliği göstermek için kire pasa bulanmaktan imtina etmeyen sinemasının vârislerini yetiştirmek için, hem fikirlere hem de mekânlara ihtiyacımız var…