Onur Yürüyüşü’nde fotoğraf sanatçısı Murat Kahya da gözaltına alındı

19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü sırasında polis şiddeti ile gözaltına alınan birçok kişiden biri olan fotoğrafçı Murat Kahya, ifade verdikten sonra serbest bırakıldı


fotoğraf: Diego Cupolo

İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde polis, eyleme katılan LGBTİ+’lara, aktivistlere ve gazetecilere sert bir şekilde müdahale ederek birçok kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlardan biri de fotoğraf sanatçısı Murat Kahya’ydı. Ters kelepçe ile gözaltına alındıktan sonra, Vatan Emniyeti’nde ifade veren Kahya daha sonra serbest bırakıldı. Kahya’nın polis tarafından gözaltına alındığı anları gösteren video sosyal medyada oldukça tepki aldı.

Kahya, yaşadıklarını Cumhuriyet gazetesinden Tuğba Özer’e şu sözlerle anlattı:

“Yürüyüş sonrasında arkadaşlarımla Cihangir’deki bir kafeye geldik. Onlar oturuyordu ben ayakta duruyordum. Videoda da görülen polis amiri gelerek keyfi olarak ‘eğer kafedeysen sandalyeye otur’ şeklinde komut verdi. Ben de ayakta durmak istediğimi, oturmayacağımı söyledim. Daha sonra ise masadan kalkmamızı isteyince, kalkmayacağımı içkimi içtiğimi belirterek, ‘Ben bir vatandaş olarak buradan kalkmak zorunda değilim, siz kendi görevinizi yapın’ ifadelerini kullandım.

Videoda görüldüğü şekilde sandalyeyi birden yere vurdu. Sanırım kendisi polis memuru olduğu için karşı tarafın sinmesini bekledi. Sonrasında da masada sosyal mesafeyi ihlal ettiğimizi öne sürerek, ‘bunlara işlem yapın’ komutunu verdi. Kafede otururken maskesiz olmam yanlışmış. Bunları söylerken kendisi maske takmıyordu.

Biz bu şekilde tartışırken memurlar ceza yazmak için benden kimliğimi istedi. Ben de vermeyeceğimi, böyle bir işlem yapamayacaklarını anlatırken videoda görülen sahneler yaşandı.

Çok saçma bir şekilde ters kelepçe yapılarak otobüse bindirildim. Bir süre sonra kelepçem çözüldü. Ben ve gözaltına alınan diğer kişiler Bayrampaşa Devlet Hastanesi’ne götürüldükten sonra Vatan Emniyeti’ne giderek ifade verdik. İfadeden sonra da zaten ortada bir suç olmadığı için serbest bırakıldık.

Ülke sebepsiz yere tutuklanmış siyasetçiler, gazeteciler ve insan hakkı savunucuları ile doluyken sadece kendi başıma gelenleri konuşmak garip geliyor. Herkes sussun isteniyor. Benim yaşadığım şey de bunun bir parçası. Hatta çok küçük bir parçasıyım. Bu yürüyüşe katıldım çünkü ben toplumdaki herkesin, din, dil, ırk ayrımı olmadan barış içerisinde yaşamasını istiyorum.”