Polis İzmir’de Onur Yürüyüşü’nü engelledi

İzmir’de LGBTİ+ aktivistlerin düzenlediği Onur Yürüyüşü polis tarafından engellendi. Yapılan basın açıklamasında aktivistler, LGBTİ+ bireylere yönelik şiddete, ayrımcılığa ve nefret söylemlerine bir kez daha dikkat çekti


Kaynak: Gazete Duvar

İzmir’de Onur Yürüyüşü için bir araya gelen LGBTİ+ aktivistlerin yürüyüş yapacağı Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ndeki alan yürüyüş öncesi polis tarafından ablukaya alındı ve yürüyüşe izin verilmedi. Gazete Duvar‘ın aktardığına göre, görüşmeler sonucunda aktivistler basın açıklaması yaptı.

Gökkuşağı, trans, biseksüel+, lezbiyen ve interseks bayraklarının yanı sıra, “Benim çocuğum eşcinsel” ve “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” yazılı dövizlerin taşındığı basın açıklaması sırasında, “Vardık varız var olacağız,” “Nefrete inat yaşasın hayat,” “Lubunyalar susmayacak” sloganlarının atıldığı ve geçen hafta HDP İzmir İl Başkanlığı Binası’nda katledilen Deniz Poyraz’ın fotoğraflarının da taşındığı belirtildi.

Aktivistler adına açıklama yapan Zahter Saklıyan, LGBTİ+ bireylere yönelik süregelen her türlü fobinin iktidar tarafından devam ettirildiğini ve pandemi koşullarının da bahane edilerek kullanılan bir politikaya dönüştüğünün altını çizdi.

“LGBTİ+ BİREYLER BOĞAZİÇİ EYLEMLERİNDE DARBEDİLDİ, İFŞA EDİLDİ VE ÇIPLAK ARAMA İŞKENCESİNE MARUZ KALDI”

Türkiye’nin birçok yerinde Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kayyım atamasına karşı protestolara katılan çok sayıda LGBTİ+ bireyin darp edilerek gözaltına alındığını, pek çoğunun ailelerine ve çevrelerine ifşa edildiğini, bazılarının ise gözaltında çıplak arama işkencesine maruz bırakıldığını söyleyen Saklıyan, açıklamasında şu sözlere yer verdi:

“Üniversitelerinin özerk, demokratik, ilerici ve aydın yapısını savunan 2 lubunya arkadaşımızın, neredeyse 3 ay kadar sebepsizce tutuklandığını ve tutukluluk süreleri boyunca kötü muameleye maruz kaldıklarını gördük. Bir sanat eserini ‘dine saldırı’ propagandasına dönüştüren ve propagandayı araçsallaştırıp, LGBTİ+’lara karşı silah niyetine kullanan, bu silah ile okul kulüplerimizi kapatan, kulüp ve dernek odalarımızı basan bir iktidar gördük. Sadece bu sene başından beri onlarca arkadaşımızın nefret saldırısına uğradığını, katledildiğini gördük. Hande Kader son olsun derken, İzmir’de Miraş Güneş isimli bir trans kadının 3 erkek tarafından katledildiğini öğrendik. Katiller artık ‘kadın sandım erkek çıktı’ savunması yaptıklarında cezasız kalmasın derken, 6 Mart günü Büyük Kadın Buluşması Mitingi’ne katılan trans kadınlara ‘siz kadın değilsiniz, buraya katılamazsınız’ dendiğini ve bu transfobik açıklama sonrasında alana girmeyi isteyen Trans+ kortejine uygulanan sert müdahaleyi gördük. Cis-hetero patriyarkanın ikili cinsiyet dayatmasını yeniden üreterek sosyal medya üzerinden trans+’lara saldıran akademisyenler gördük.”

“VİRÜSTEN ZİYADE ERKEK EGEMEN TÜRCÜ DÜZEN ÖLDÜRÜYOR”

LGBTİ+ bireyleri virüsten ziyade iktidarın topluma yaydığı LGBTİ+ bireylere yönelik nefretin; ırkçı, erkek egemen, heteronormatif, türcü düzenin; genel ahlak baskısının, kutsal aile dayatmasının ve yargının öldürdüğünü ifade eden Saklıyan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bizler, çarka, koliye, madiliğe, gullüme, çorculuğa, sokağa… Nereye gidersek gidelim, her zaman ‘vardık, varız, var olacağız!’ diye gideriz. Bugün bunu buradan bir kere daha hep birlikte yineliyoruz; LGBTİ+’lar vardı, varlar, var olacaklar! Bizler, bugün buraya sadece vardık, varız, var olacağız demeye değil; her yürüyüşümüzün onur yürüyüşü olduğunu söylemeye ve bundan sonra da hiçbir LGBTİ+’nın yalnız yürümeyeceğini söylemeye; ırkçı, erkek egemen heteronormatif türcü iktidara karşı her zaman yan yana ve omuz omuza olduğumuzu söylemeye geldik.”