“Müzisyenlerin Uğradığı Hak İhlallerini İzliyoruz” raporu: Müzisyenlerle ilgili verilere neden ulaşılamıyor?

Anadolu Müzik Kültürleri Derneği, pandemi döneminde müzisyenlerin uğradığı hak ihlallerinin boyutlarını gözler önünde seren “Müzisyenlerin Uğradığı Hak İhlallerini İzliyoruz!” raporunu yayımladı. Susma Platformu’ndan Alican Acanerler raporu hazırlayanlardan Ezgi Tekin Arıcı ile, salgının müzik sektörünü ve sahne emekçilerini nasıl etkilediğini ve ekonomik boyutları hakkında konuştu


ALİCAN ACANERLER

“Planlı ve bilinçli olarak köstek olduklarına eminim. Gerekli önlemler alınmış olsaydı intihar eden Duran Ay şu an aramızda olurdu. Devlet ben yokmuşum gibi davranıyor. Hiçbir destek yardım vermedi hükümet… sadece işimizi yapmamız yasaklandı…” 

İstanbul Beyoğlu’ndaki mekanlarda sahneye çıkan fakat pandemi sürecinde işsiz kalarak ekonomik zorluklar yaşayan Duran Ay, Aralık 2020’de intihar etmişti. Bir yıldan uzun süredir sahne alamayan ve işini yapmakta zorlanan müzisyenlerin intiharları son dönemde medyada daha fazla görünür hale geldi. Konunun kamuoyu nezdinde daha fazla anılması için çabalayan sivil inisiyatifler ve gazeteciler için doğru bilgiye ulaşacakları herhangi bir kaynak bulunmuyor. Kaç müzisyenin intihar ettiğine ya da müzisyenleri çalıştıran işletmelerin ne kadar borçlandığına dair verilere ulaşılamıyor. 

HAK İHLALLERİNE DAİR VERİLERİN BULUNDUĞU RAPOR YAYIMLANDI

Anadolu Müzik Kültürleri Derneği, bu ihtiyaca yönelik bir işe imza attı ve pandemi döneminde müzisyenlerin uğradığı hak ihlallerinin boyutlarını gözler önünde seren “Müzisyenlerin Uğradığı Hak İhlallerini İzliyoruz!” raporunu geçen hafta yayımlandı. Dernek hazırladığı raporda; Türkiye’de müzik alanında üreten tüm emekçilerin sorunlarını “sosyal ve politik faktörler, ekonomik faktörler, telif, mesleki tanım ve örgütlenme sıkıntısı” başlıkları altında topluyor. 

Raporun yazarlarından uzman Ezgi Tekin Arıcı raporun hazırlık aşamasının; Ankara merkezli derneğin gerçekleştirdiği bir dizi “Müzik Üreticileri İçin Dayanışma Ağları Toplantılarına” ve Aralık 2020’de düzenlenen yardım konserlerine dayandığını söylüyor. Anadolu Müzik Kültürleri Derneği, toplantılardan ve konserden sonra müzik sektöründe, kökenleri pandemi öncesine dayanan sorunlara dair çözüm önerileri sunmak amacıyla böyle bir projeye imza atmış.

Pandemide daha fazla görünür hale gelen hak ihlallerini raporlamak için Türkiye’nin dört bir yanından çeşitli şekillerde müzikten para kazanan 310 kişiyle odak görüşmeleri gerçekleştirdiklerini ve bu alanda savunuculuk faaliyeti yürütmek için yapılan görüşmeleri video formatında kayıt altına aldıklarını belirten Ezgi Tekin Arıcı’ya göre, müzisyenlerin en çok mağduriyet yaşadıkları durumlar beklenildiği gibi düzenli gelirlerinin sıfıra inmesi, sosyal güvenlik yardımlarından mahrum kalmaları ve pandemide güvencesiz işlere yönelmeleri. Raporda bunun yanında sosyal ve siyasi haklardan mahrumiyetle ilgili bölümler de bulunuyor. 

MÜZİK SEKTÖRÜNDEKİ KAYIT DIŞI EKONOMİ SORUNLARIN ARTMASINA YOL AÇTI

Raporda, Türkiye’de yaklaşık “bir milyon müzisyen” bulunduğu bilgisi veriliyor. Daha önce Müzik-Sen Yönetim Kurulu üyesi Hasan Aldemir de sadece İstanbul’da “900 bini aşkın” müzisyen olduğunu söylemişti. Raporda, Türkiye’de gelirini müzik sektöründen karşılayan kişilerin büyük bir kısmının kayıt dışı çalışması nedeniyle, bu alanda çalışan kişi sayısının net olarak bilinemediğini dile getiriliyor. 

Rapordaki ankete katılan müzik sektörü çalışanlarının önemli bir kısmı, %70,3’ü pandemi öncesi dönemde gelir elde ettikleri bir işlerinin olduğunu belirtmiş. Bunların içerisinde yevmiyeli-saat ücretli çalışanların oranı ise %63,3. Rapor, katılımcıların yaklaşık %78’inin pandemi öncesinde herhangi bir sosyal güvencesi bulunmadığını ortaya çıkarıyor. Böylelikle, sektörün dörtte üçünden fazlasının kayıt dışı ekonomiye bağlı olduğunu söylememiz mümkün.

Raporda pandemi sürecinde işsiz kalan 100’e yakın müzisyenin yaşamına son verdiği belirtilse de bu sayının sadece basına yansıyanlardan yola çıkılarak tahmin edildiği söylenerek net bir veri ortaya konamıyor. Ezgi Tekin Arıcı, müzik sektörüne dair kayıt dışı ekonominin hesaplanmasında TÜİK ve SGK’nın verilerindeki eksikliklerin önemli bir yer tuttuğunu söylüyor. 

NEDEN MÜZİSYENLERLE İLGİLİ DOĞRU VERİLERE ULAŞILAMIYOR?

Müzisyenlerle ilgili verilere ulaşılamamasının sebebinin çok boyutlu olduğunu belirten Ezgi Tekin Arıcı, bunun ilk boyutunun “devlet politikalarından kaynaklı” olabileceğini ifade ediyor. Arıcı, sanatı ve sanatçıyı korumaya yönelik hukuki düzenlemelerin varlığına rağmen uygulamaya konmadığını ve devlet tarafından yeterli tedbir alınmadığını söylüyor. Arıcı, ikinci boyutun ise müzisyenlerin süregelen “bir arada olamama hali” olduğunu tahmin ettiklerini belirtiyor. 

Arıcı, “Müzisyenlerin de kendilerine getirdikleri öz eleştiriler oldu. Sendikalarla, mesleki örgütlenme konusunda yetersiz bir durumdayız dediler, mesleğin Türkiye’de tanınıyor olması ve güçlü mesleki birliklerin de olmaması, takibi yapacak kamuoyu oluşmasının önüne geçiyor ve devlet de bu konuda önlemi almıyor” diyor.

Ezgi Tekin Arıcı verilerin eksikliği ile ilgili ayrıca, “İnsanlara böyle bir çalışma için ulaştığımızda bile kendini geri çekenler bile oldu. Çünkü artık herkes kendini ifade etmeye korkuyor. Pandemi öncesinde bir müzisyenin kendi sigortasının sorgusuna neden düşmediğini çalışma sırasında müzisyenlere sorduğumuzda; ‘Beni çalıştıran yerde bana neden sigorta yapmak istemediklerini sorgulayacak olsaydım muhtemelen benim yerime işimi yapacak başkasını bulurlardı ve ben işsiz kalırdım’ yanıtları gelmişti. Hem kişisel tedirginlikler hem de bilinç eksikliği müzisyenleri bu noktaya getirdi denebilir” açıklamalarını yapıyor.

Kayıt dışı ekonomi, yardımların ulaşacağı kesimin net bir biçimde belirlenememesine de yol açıyor. Bunun yol açtığı, yardımlardan ve sağlık sigortasından hiç yararlanama hali de durumun ciddiyetini artırıyor. Üstüne kısa dönem çalışma ödeneğinden prim gün sayılarının azlığı yahut yokluğu sebebiyle yararlanamayanların oranı da eklenince, müzik emekçileri arasında “borçlanma” kaçınılmaz hale geliyor.

Odak grup görüşmesine katılan müzisyen M.Ç.’nin “Gelirim pandemi öncesine göre dörtte bir oranında düşmüş durumda. Geçinemediğim için birkaç enstrümanımı satmak zorunda kaldım” sözleri borçlanmanın yanı sıra, bu süreçte birçok müzisyenin artık hiçbir biçimde sanatını icra edemez hale geldiğini gözler önüne seriyor. 

MÜZİSYENLER ARASINDA “DERİN YOKSULLUK” BAŞ GÖSTERİYOR

Müzik sektörü çalışanlarının şu an %89’unun işsiz olmasından dolayı, düzenli bir gelirden yoksun olmaları da alınan borçların geri ödenmesinde zorluk yaşanmasına neden oluyor.

Rapordaki verilere göre, pandemi öncesinde sektör çalışanlarının %29,4’ünün aylık kişisel gelirinin 1000 TL’nin, %74,2’sinin 4.000 TL’nin, %71,6’sının ise hane halkı geliri toplamı 5.000 TL’nin altındayken ve %62,9’unun oturduğu eve kira ödediği düşünüldüğünde; pandemi sürecinde %89’unun işini kaybetmesi ve %78’inin düzenli gelirden yoksun kalması, bu kesimin barınma ve temel gıda gereksinimlerini dahi karşılayamayacakları bir yoksulluk durumuyla, yani “derin yoksullukla” karşı karşıya kaldıklarını gösteriyor. Derin yoksulluk durumu da geri dönülemez bir yoksulluğun başlangıcı sayılıyor. Bu zor durumu aşmak için müzisyenlerin bir kısmı meslek dışı işlerde çalışmaya zorlanıyor. Çok büyük bir çoğunluğu ise ailesinin yanına dönüyor, hatta evini kaybediyor.

MÜZİSYENLER EN AZ İKİ KİŞİYE BAKIYOR

Rapor bu kişilerin sadece kendilerini geçindirmekle yükümlü olmadıklarını, ailelerinin de olduğunu bize hatırlatıyor. Görüşme yapılan müzisyenlerin çoğu kendileri hariç en az iki kişinin ekonomik geçiminden de sorumlu. Bir milyona yakın müzisyenin var olduğunu göz önünde bulundurursak, Türkiye’de üç milyona yakın kişinin müzik sektöründeki olumsuzluklardan etkilendiğini söylemek hiç de yanlış olmaz.  

TELİF ÜCRETLERİ DE ALINAMIYOR

Çalıştıkları mekanlarda sahne almaları dışında müzisyenlerin normal şartlarda bir diğer geçim kaynağı da “telif ödemeleri.” Ancak salgın süreciyle birlikte işsiz kalan, gelir kaybı yaşayan veya sigortasız kalan müzisyenler/eser sahipleri, telif hakkından elde ettikleri gelirleri de kaybetmeye başlamış. Müzik Yorumcuları Meslek Birliği [MÜYORBİR] Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Şeşen’in, “Bu dönemde oteller, barlar, lokantalar, gece kulüpleri kapalı. Ve bizim önemli bir telif geliri kaynağımız bu umumi mahaller. Pandemi yüzünden kapalı olan bu mekanlardan alamadığımız meblağ neredeyse gelirlerimizin yüzde kırkına karşılık geliyor. Bu yüzden üyelerimizin hak edişlerinde ciddi düşüşler söz konusu” sözleri, telif konusundaki sıkıntıları özetliyor.

Pandemi sürecindeki devlet yardımlarının milyonlarca ailenin geçinmesi için çözüm olamayacağını belirten Ezgi Tekin Arıcı, “Birkaç sefere mahsus para yardımlarıyla çözülebilecek bir durum ortada yok malesef. Pek çok insan işini kaybediyor, dükkanlarını kapatıyor, böyle bir süreçteyiz ve bu bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Daha gerçekçi çözümlerin ortaya çıkması gerekiyor” diyor. 

Devletin bu süreçteki yardımı ise aylık 1.000 TL ve 3 ay olmak üzere toplam 3.000 TL ile sınırlı kaldı. Müzisyenlerin yorumu, bu çalışmanın devlet tarafından sosyal destekten ziyade proje başvurusu formatında uygulanmak istenmesi. Müzisyenlerden, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğinden faydalanmak için mesleğini icra ettiğini gösteren video kayıt hazırlaması istenmiş. Destekten faydalanmak için 29.679 müzisyen başvuru yaparken faydalanabilenlerin sayısı 24.522. Bu da demektir ki, başvuru yapanların yaklaşık %18’i söz konusu destekten faydalanamamış.

MÜZİSYENLERİN ‘GİDECEK YERLERİ YOK’ 

Araştırma sırasında “İşinizle ilgili bir kaygı yaşadığınız zaman bu konuda destek almak isteyeceğiniz yer neresi olurdu?” sorusuna müzisyenlerin %22,7’si belirtilen hiçbir yere başvurmayacağını söylemesi de üzerinde durulması gereken bir başka veri. Katılımcıların %45,5’i Anayasa’da “Devlet sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur, sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır” hükmünün bulunduğunu bildiklerini belirtirken, devletin bu sorumluluğunu yerine getirmediğini söyleyenlerin oranı %95. Yani görüşme yapılan müzisyenlerin büyük kısmı, pandemi sürecinde devletin sorumluluğunu yerine getirmediği düşüncesinde birleşiyor. 

ÇÖZÜM, MÜZİSYENLERİN İŞLERİNİ YAPABİLMELERİ İÇİN YENİ ALANLAR AÇMAKTAN GEÇİYOR

Raporun sonuç bölümünde kültür-sanat alanındaki sanatsal faaliyetleri ve sanatçıyı desteklemenin, tüm toplumun yaratıcı yönünü güçlendirmeyi ve toplumun ilerlemesini sağlamayı amaçladığı belirtilmiş. Toplumun ilerlemesi için de daha fazla müzisyenin hayatını kaybetmemesi gerektiği açık. 

Ezgi Tekin Arıcı, Anadolu Müzik Kültürleri Derneği’nin hazırladığı raporun aslında çözüm için atılabilecek adımlardan ilki olduğunu söylüyor. Arıcı, konunun ehemmiyetinin boyutlarını ortaya koyup müzisyenlere ses olabilmenin ve müzisyenlerin sorunlarını toplumun daha geniş kesimlerine ulaştırabilmenin çözüm için kapı aralayabileceğini belirtiyor. Bununla birlikte,yerel otoritelerle irtibatı kurarak müzisyenler için neler yapılabilir sorusunun cevabını aramaya devam edeceklerini de ifade ediyor. 

Sanatçıların işlerine devam edebilecekleri platformlar sağlamanın bir sonraki adım olduğunu söyleyen Arıcı, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin YouTube kanalı (ABB TV) üzerinden konserler yayımlanmasını bu duruma örnek olarak gösteriyor. Arıcı, “Uzun vadede çözüm istiyorsak en azından kamuoyunda bilincin oluşması gerekiyor. Kamuoyu baskısının ortaya konulması ve çözüm arayışında baskıda bulunulması gerekiyor” diyor. 

SOLFASOL KONSERLERİ ÇÖZÜM İÇİN ALTERNATİFLERDEN

Arıcı’nın dediği gibi müzisyenlerin işlerine devam etmeleri için alan açan platformlardan biri de Ankara’daki Solfasol gazetesi. Solfasol’ün pandemi döneminde seyircileriyle yüz yüze buluşamayan ve ekonomik anlamda kayıp yaşayan müzisyenler için başlattığı dayanışma konserlerinde, son üç ayda 50’ye yakın müzisyen sahne aldı. YouTube üzerinden yapılan canlı yayınlarda sanatlarını icra eden müzisyenlere dayanışma biletleriyle destek de olmak mümkün.

Solfasol’ün gerçekleştirdiği yardım konserleri gibi konserler yaygınlaşması,toplumdaki müzisyenlere yönelik farkındalığın artmasına yardım edebilir. Arıcı da bu dönemde müzisyenler için yaptıkları faaliyetlere dair şu sözleri dile getiriyor:“Dernek olarak bu tip işbirliklerini geliştirerek müzisyenlerin örgütlenmelerini daha da görünür kılmak gibi bir hedefimiz var. Amacımız, farkındalığın çığ gibi büyümesi için ilk hareketi ve yetkili mercilerin daha sağlam adımlar atabilmelerinin önünde mümkün ortamı sağlamak olmalı.”