Füsun Nebil: AKP gençlerin muhalif bilgilere erişmesini istemiyor

Susma Platformu Koordinatörü Ayşen Güven, Erdoğan’ın talimatıyla AKP’nin yeniden gündeme getirdiği sosyal medya düzenlemesini Turk-internet.com kurucusu ve internet aktivisti Füsun Nebil’e sordu


AYŞEN GÜVEN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kızı Esra Albayrak ve torununu hedef alan Twitter paylaşımları sonrasında yaptığı konuşmada “Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Onun için de bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını istiyoruz” demişti. Erdoğan’ın, YKS öncesi gençlerle YouTube üzerinden yaptığı ve bir nevi gençlerin “online protestosuyla” karşılaşan canlı yayını 377 bin dislike almış daha sonra yorumlara da kapatılmıştı. 

Peş peşe gerçekleşen bu iki vaka üzerine, Erdoğan’ın mesajını alan AKP, sosyal medya mecralarının kontrolüne yönelik “yeni düzenleme” konusunu kaldırdığı çekmeceden tekrar çıkardı. İktidarın salgın önlemlerini kapsayan torba yasada yer verdiği düzenleme gelen tepkilerle geri çekilmişti. 

İnternet kullanımına yönelik sansür, yasaklama, engelleme ve cezalandırma konularında yeni kaygılar yaratan düzenleme taslağını, amacını, referans gösterilen dünya örneklerini Turk-internet.com kurucusu ve internet aktivisti Füsun Nebil’le konuştuk. Nebil bu düzenlemelerin hedefinde gençlerin muhalif bilgiye erişimi olduğunu söyledi. 

AKP ve MHP sosyal medyaya yönelik sansür ve yasaklar getireceği öngörülen bir düzenleme hazırlığında. İktidarın bu konuya dair tasarısı basına sızdı, tartışmaları sürüyor. Siz düzenlemenin hangi yanlarına dikkat çekmek istersiniz? En tehlikeli detaylar neler size göre?

Bildiğiniz gibi, 2002’de iktidara gelen AKP’nin, o günden bu yana en önemli icraatlerinden birisi halkın haberleşme kanallarını kendisine doğru çevirmek olmuştur. 

Türkiye’de mevcut tüm partiler, aslında diğer ülkelerdekiler de ilk çeyreğini neredeyse bitirmek üzere olduğumuz 21. yüzyıla henüz  giremediler. Hâlâ 20. yüzyılın kuralları yani dövüşen, çekişen delegeler, liderin gözüne girmeye çalışan insanlar ve seçildikten sonra halkın istekleriyle ilgilenmeyen, kendilerini herkesin üstünde gören temsilcilerle siyaset yapıyorlar.

Ama biz başka bir çağdayız. Bu çağı şekillendiren ise internet. İnterneti kuran bilim insanları, her ne kadar ABD’nin kontrolünde olan bölümleri olsa da merkezi olmayan (dağıtık) ama birbirine bağlı, paylaşımlı, gelişmeye açık (hatta destekleyen) ve özgür (açık kaynak) bir yapı oluşturdular. Son dönemin gençleri de bu felsefe ile büyüdüler. O nedenle X ya da (kısmen) Y nesli kod geliştiriciler, kodlarını kendilerine saklarken, Z nesli kodlarını GitHub’da paylaşıyor. Birbirlerinin kodlarının üzerine katkı yapıyor ve paylaşıyorlar.

Yine o nedenle iPhone ve Android telefonlar popüler oldu. Çünkü arkalarında App Store ya da Google Play gibi paylaşımlı bir uygulama modeli var. (Steve Jobs’ın AppStore’a ne kadar itiraz ettiği ve anlayamadığı anlatılır.)

Şimdi; 2023’te ilk kez oy kullanacak olan ve sayılarının 6,4 milyon olduğu raporlanan genç nesil, tüm partiler için kazanılması gereken bir kesim. Bu kesim AKP’nin bütün iktidarı boyunca kendine çevirmek için uğraştığı geleneksel haber kanalları (TV ya da basılı mecralar) ile ilgilenmiyorlar. Onlar haberlerini, bilgilerini sosyal medyadan alıyorlar.

Partiler ise başta söylediğim gibi, 21.yüzyıla henüz adapte olmadıklarından sosyal medya ve internetin ancak kendilerini rahatsız eden bir şeyler olduğunda farkına varıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, kendisi aleyhine haberlerin yükseldiği dönemlerde rahatsızlıklarını hep dillendirdi. Mesela 4 sene önce “Twitter’ın kökünü kazıyacağız” diyordu.

Şimdi değişen konu şu; anketler gitgide düşen oy oranlarını gösteriyor. TÜİK rakamlarını dizayn etseler de, halkın iliklerine kadar hissettiği bir ekonomik sıkıntı ve pahalılık var. Üstüne üstlük genç işsizliği de bir hayli yüksek.

Yani neredeyse tüm seçmen kitlesinin % 10’u olan 6,4 milyon gencin nereye oy vereceği konusu önemli. Bunların sosyal medya üzerinden muhalif bilgilere erişmesi istenmiyor olmalı. Ama kullandıkları sosyal medya araçlarının hiçbirisi, AKP’nin kontrolü altında değil. Dolayısıyla muhalif bilgilerin -gazete ve TV’lerin dizayn edilmesi gibi- önlenmesi kolay değil. AKP’nin (ve uydusu olan MHP’nin) hareketinin bana göre motivasyonu bu. Yeni oy kullanacakların muhalif bilgileri almaları engellenmek isteniyor olmalı.

En tehlikeli dediğiniz de şu; seçimlere yaklaşırken, giderek her türlü sertliğin ortaya çıktığını görme olasılığı var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bu tür sosyal medya mecralarının kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz” dediği açıklamasında kastettiği mecralar hangileri sizce? 

Muhalif bilgilerin yayıldığı her türlü ortam. Bunu çeşitli şekillerde engellemeye uğraşıyorlar. Bazen “Whatsapp artık kontrol altına alınıyormuş, hükümetle anlaşmış” şeklinde mesajların yayıldığını görüyorsunuz. Onun da anlamı aynı; insanların korkup Whatsapp gruplarını daha az muhalif kullanmalarını sağlamak. Zaman zaman rastladığımız sosyal medya gözaltı haberlerinin de bu tür bir amacı olabilir diyenler var. Ama tabii bugünlerde konuşulanlar Twitter başta olmak üzere Facebook ve benzeri açık ortamlar.

Sahiden tamamen yasaklama söz konusu olabilir mi? Teknik olarak bu mümkün mü? Örneğin; Çin ve Rusya modelleri konuşuluyor. Bunlar uygulanabilir mi?

İnternet engellemenin -sosyal medyayı kapatmanın- yolu ancak, ülkedeki bant genişliğini kapatmaktır. Onlar da bundan bahsediyorlar. Yoksa VPN başta olmak üzere, çeşitli yöntemler kullanılarak her türlü muhalefet, bu sefer daha da fazlalaşmış bir şekilde sürer gider.

Ya da sizin de bahsettiğiniz, ülkeyi bir internet adasına çevirecek olan, tek yurtdışı çıkışı olan internete başvurabilirler. Ama zaten Türk Telekom (şimdi buna Turkcell de eklenmiş oldu) tekel halinde tutularak buna yakın bir durum oluşturuldu ve sürüyor.

Ama  bununla da aslında kaybediyorlar (ve de aslında ülke kaybediyor). Çünkü Elon Musk’ın StarLink yapısı geliyor. Yani farklı bir internet alma olanağı 2-3 yıl içinde kullanılabilir hale gelebilir. O zaman ne olacak? Nasıl engelleyecekler?

Verilere göre, bir yılda 408 bin sitenin erişimi engellendi. 50 bin içerik kaldırıldı. Bu tablo “hükümet zaten istediğini yapıyor, o halde yeni bir internet düzenlemesine ne gerek var” yorumlarına neden oldu. Sizce hükümet buradan nasıl bir artı sağlamayı tasarlıyor olabilir? 

Yukarıda bahsettim. Hükümet TV ve basılı mecrayı kontrol altına aldı ama sosyal medya ve internet konusunda algıları daha yavaş işliyordu. Gerek de yoktu. Oy verenler yaşlıydı ve interneti bu düzeyde kullanmıyorlardı. Z neslinin mesela 2010’da en büyüğü henüz 15 yaşındaydı. Ama şimdi interneti kullananlar ciddi bir oy veren kitlesi haline geliyor. Yani internet şimdi siyaset sahnesini şekillendirecek boyuta geldi. Üstelik de, işler AKP için iyiye değil, kötüye gidiyor. Eleştirilecek, muhalif olunacak çok konu var. Bunların genç oy veren adaylarına ulaşmasını istemiyorlar.

“İNTERNET YAYINCILIĞI BİZDE DÜZGÜN ÇALIŞMADIĞI İÇİN AB’DEKİ GİBİ OLMAZSA ENDİŞESİ VAR”

Almanya, Fransa ve ABD’deki sosyal medya düzenlemelerinden örnek olarak bahsedildi. Oralardaki düzenlemelerin pratiğiyle bizdeki aynı olabilir mi? Bu örnekler daha çok “iyi örnekler” olarak yansıtılıyor. Siz nasıl değerlendirirsiniz?

İnternetin Türkiye’deki sansür düzeyi -siz de engellenen site adetini sorunuzda belirttiniz- yüksek. Dolayısıyla hep sansür kötüdür tarafına bakmak zorunda kalıyoruz. 

Ama madalyonun arkasına da bakalım; nasıl gerçek hayatta gitmeyi düşünmeyeceğiniz yerler varsa (ne bileyim, gecenin bir yarısı, batakhanelere gitmek gibi), internette de kötü yerler var (çocuk pornosu gibi), ilaveten bazen insan haklarına aykırı durumlar da olabiliyor (intikam videosu gibi olaylar). Bunlar açısından bazı kuralların konulması gerekiyor. Batılı ülkelerde buna göre kurallar var.

Batılı ülkelerin sosyal medya uygulamalarında da belli ve yerine göre haklı kurallar işletiliyor. AB, Facebook’a epeyce zorlama yaptı mesela. Ama fark şu; orada hukuk düzgün işliyor. Türkiye’de 13 yıldır 5651 sayılı kanunun içindeki hataları, tek taraflılığı anlatıyoruz ama duyan yok. Yani internet yayıncılığı kanunu düzgün çalışmadığı için AB’de iyi olan, acaba bizde nasıl uygulanacak endişesi tabii ki duyuyoruz.

Hem Erdoğan’ın dislike rekoru hem de kızı hakkındaki sosyal medya yorumları gözleri gençlere çevirdi. Gençler açısından nasıl bir okumanız var? Bu çapta bir yasaklama kararı gençlerden nasıl reaksiyon alır?

Her toplumda gençler daha çabuk ve masum (arkasında başka hesaplar olmadan) reaksiyon veren kesimdir. İnterneti analiz eden sosyologlar, özellikle Z nesli olarak adlandırdığımız 1995 sonrası nesil için “bu nesil ilk defa, inançlarını ve düşüncelerini, ailelerinin geleneklerinden değil, internetten aldıkları bilgilerle yönlendiriyorlar” diyor.

AKP bu gençler muhalif bilgilere erişmesin diye sosyal medyayı engellemek istiyor ama muhtemelen bu ters teper. Muhalif olmayan ya da kararsız olanları da AKP’den memnun olmayanlar kapsamına sokar bana sorarsanız. Görelim bakalım, nasıl olacak.

‘SALGINDAN ÖNCE ZATEN YETERİNCE KISITLAMA VARDI’

Gözlemlerinize dayanarak, salgın sürecinde normal dönemden daha fazla internet kısıtlamaları oldu mu? Salgının internet yasaklamalarına yansıması nasıl gerçekleşti?

Hayır olmadı. Zaten olacağı kadar kısıtlama vardı. Salgına özel bir kısıtlama görmedim. Kısıtlamalar da farklı yöntemlerle yapılıyor.

Güçlü Fiber hatlar yerine geçici teknoloji olan ve hızı sınırlı “ADSL”,  internet sansürünün ya da kısıtlamasının bir yüzüdür. Yani fiber yatırım yaptırmayarak (sadece yapmıyor değiller, aynı zamanda yatırım yapmak isteyen şirketleri engelliyorlar) internetin kullanımını kısıtlamış oluyorlar. İlki bu. 

İkincisi, fiyatları yüksek tutuyorlar. Hatta internet tarifelerine yakından bakarsanız, yüksek bant genişliklerinde dünyaya uygun MB başına 0,5 – 0,8 $ civarı fiyatlar göreceksiniz. Ama düşük bant genişliklerinde tarifeye bakarsanız MB başına 3,5 $’a yaklaşan fiyatlar görebilirsiniz (bu fiyatları $ 6,5 TL iken hesaplamıştık. 7’ye çıkınca azıcık düşmüş olmalı ama mantık değişmez). Bu da internet hatlarını almanın önündeki bir engeldir.

5651 sayılı kanun kapsamında ya da başka şekillerde yapılan engellemelerin, çocuk pornosu, uyuşturucu, kumar vs gibi anlayabileceğimiz olanlar dışındakiler de 3. sansür ayağıdır. Önceki soruda sayısını belirttiniz. 

Son olarak da internet firmalarının önü kesilmekte, büyümeleri önlenmekte, rekabet yok edilmekte. Bu da internetin pahalı ve kalitesiz kalmasına neden olarak, insanların internet almasını engellemektedir.

Mecliste “çalışanların çok fazla vakit geçirmesi” gerekçe gösterilerek Netflix’e erişim engellendi. Sizce bu çalışma hayatı içinde olağan bir adım mı, yoksa sansür mü? 

Bence bu sansür değil. TBMM bir işyeridir. Netflix ise bir eğlencedir. İşyerinde insanlar iş yaparlar. Eğlence ise iş saatleri dışında yapılmalıdır. Bu engelleme sansür değildir.