Müzisyen Çiya Şenses: Niyet okuyarak gerekçe yaratıp dava açıyorlar

Müzisyen Çiya Şenses ile Kürt müzisyenler üzerindeki baskıları, hakkında açılan davaları, engellenen şarkı ve konserlerini, Kürtçe müzik üzerine çalışan kurumların durumunu konuştuk


Müzisyen Çiya Şenses ile Kürt müzisyenler üzerindeki baskıları, hakkında açılan davaları, engellenen şarkı ve konserlerini, Kürtçe müzik üzerine çalışan kurumların durumunu konuştuk.

 

“ONLARIN KÜRDÜ OLMAZSANIZ SİZİ GÖZALTINA ALIYORLAR, SİZE DAVA AÇIYORLAR, KONSERLERİNİZİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Türkiye’de Kürt sanatçılara ve Kürtçe müzik yapan sanatçılara yönelik baskının her geçen gün daha da arttığına tanık oluyoruz. Açılan davalar, konserlerin engellenmesi, sokakta müzik yapmanın imkânsız hale getirilmesi, kültür-sanat kurumlarına kayyım atanması ya da kapatılması sizi bir müzisyen olarak nasıl etkiliyor?

1988’de bu işe başladığımdan bu güne 35 yıl boyunca asimilasyon politikalarına karşı; Kürt müziğinin daha çok dinlenmesi, yalnız Kürt halkının değil bütün halkların dillerinin ve kültürlerinin yaşatılması için mücadele verdim. Sanat yapmak, asimilasyonun olmadığı bir dünya istemek de demek. Ama artık sanatçıların çoğu bunu yapamıyor maalesef. Bunu yapan sanatçılar ise -hele ki devrimci ise, hele ki Kürt ise- hemen hedef alınıyor.

Devletin TRT ŞEŞ gibi kendi kanalları var. Ya da bazı sanatçıları saraya çağırabiliyorlar. Hatta beni Kültür Bakanlığı saraya davet etmişti -tabii ki gitmedim. Eğer oralara gitmezseniz, eğer siz onların Kürdü olmazsanız, onların hayranı olmazsanız, onlar gibi yemezseniz, içmezseniz, giymezseniz, söylemezseniz, sizi bir yere koyuyorlar. Beni de işte o yere koydular. Defalarca gözaltına alıp, dava açıp konserlerimi engellemeye çalıştılar.

Türkiye’deki hukuk sisteminin nasıl işlediğini az çok herkes biliyor. Davaların çoğunu delillere dayanarak değil niyet okuyarak açıyorlar. Çoğunu da Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde, “terör örgütüne yardım ve yataklık etme” ve “terör örgütü propagandası yapmak”tan açıyorlar.

Dünyanın hiçbir yerinde sanatçıların böyle bir hukuksuzluk ve böyle sorunlar yaşadığını sanmıyorum.

Ben bunlara hazırlıklıyım. Sanatçıların; herkesi seven, değer veren insanların bile şu sistemde kendine dikkat etmesi gerekiyor.

En son 18 Mart 2022’de İstanbul’daki evinize yapılan bir operasyonla gözaltına alınmıştınız. İfadeniz alındıktan sonra serbest bırakıldınız. Acaba gözaltına alınmanızın sebebi neydi ve daha sonra bununla ilgili olarak hakkınızda bir dava açıldı mı?

Beni evime gelen 15-20 tane polisle gece vakti gözaltına aldılar. İki gün İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında kaldım. Hem sosyal medya hesaplarımla paylaşımlarımı incelemişler, hem de 15 sene önce telefonumu dinlemişler ve orada geçen bir ifadeden ötürü gözaltına almışlar. Telefonda bana bir arkadaşım diyor ki: “Ben İstiklal Caddesi’ne geçiyorum sen ne yapıyorsun?” Ben de cevap veriyorum: “Kurum’a (Mezopotamya Kültür Merkezi’ne) yürüyorum.” O tarihte Taksim’deki bir yürüyüşe katıldığımı iddia ederek bana dava açtılar. Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) ile yürüyüşün yapıldığı yer arasında 200 metre var, ne yapabilirim?

Ben de bana açılan bu dava üzerine avukatımla karşı dava açtım, tazminat davası. İki dava da hâlâ devam ediyor.

Söylediğiniz şarkılar gerekçesiyle de hakkınızda davalar açılmıştı. Halbuki bu şarkılar birçok sanatçı tarafından birçok farklı yerde seslendirilen şarkılar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Mesela altı sene önce Van’a gitmiştim. Herne Pêş söylediğim için orada dava açtılar. Bu dava şu anda Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) mesela.

Elazığ’da Newroz’da Serhildan Serê Çiya’yı (Serhildan Jiyane) okudum. İşçilerin sınıfı için yazılmış bir şarkıdır. Herhangi bir örgüte mal edilmiş değildir. Bu şarkıyı söylediğim için bana dava açtılar. Suçlama ise “KCK, PKK, YPG, YPJ propagandası yapmak.” Aslında şarkıda böyle bir şey geçmiyor ama niyet okuyarak gerekçeler yaratıp dava açıyorlar. Ben de duruşma için buradan Elazığ’a kadar gittim. Kardeş Türküler ve Şivan Perwer de okumuştu bu şarkıyı. Bütün bu albümleri toplayıp hakimin önüne koydum. Hakim beraat kararı verdi.

Herne Pêş, Serhildan Serê Çiya… Bunları hükümete hizmet edenler bile okuyorlar…Hatta bu şarkıları devletin resmî kanallarında, TRT ŞEŞ’te bile okuyorlar ve kimseye bir dava açılmıyor. Bana ise niyet okudukları için onlarca dava açılıyor.

Ben bir tane davadan beraat ettim, dört tanesi ise sürüyor. Biri AYM’de, biri Yargıtay’da. Bir dosya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gitti. Beraat ettiğim halde tekrar dava açtıkları durumlar da var. Şarkılarım bazı dava dosyalarında delil olarak gösterilmiş. MKM bir şirket olarak benim üzerimde olduğu için bazı davalar açılmış, bunlarla beraber en az yedi davam var.

“SAHNEYE YEDİ KİŞİ ÇIKIYORUZ, BİR BAKIYORUZ İKİ KİŞİ KALMIŞIZ. BEŞ KİŞİYİ TUTUP GÖTÜRMÜŞLER

Peki bu şarkılar TRT’de okunabilirken sizin okumanız neden bir sorun teşkil ediyor sizce?

Genel olarak şöyle bir kanun var: Kürtlerin coşkuyla beraber okudukları şarkılara bir yasaklama var. “Siz beraber bir şey yapamazsınız” deniyor. “Bir araya gelemezsiniz, toplanamazsınız, mücadele edemezsiniz…” Mesela Herne Pêş ve Serhildan Serê Çiya‘yı herkes hep beraber okuduğu için bana dava açtılar. Bizim (Koma Gulên Xerzan’ın) Sonda Me şarkısını da yasakladılar. Bütün bu şarkılar halkın coşkuyla bir araya gelip beraber okuduğu şarkılar.

Mesela sokakta Kürtçe müzik yapanlar var. Halay çekiliyor sokaktaki müzisyenler çalarken. Dediler ki “bu da örgüte hizmet ediyor,” onları da yasakladılar.

Bazı konserlerinizi de fiziksel olarak engellediler. Bunlardan bahsedebilir misiniz?

Mesela Batman’da Koma Gulên Xerzan olarak sahneye çıkacaktık; Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “Özgürlük Zamanı” kampanyası kapsamında. Önce alana girmemiz polisler tarafından engellenmeye çalışıldı. Sonra enstrümanlarımıza el koyarak içeri girmemize izin verdiler. Biz de mikrofonsuz ve enstrümansız çıplak sesle verdik konseri.

Bundan yirmi yıl önce Malatya’ya gittim, Malatya’daki eski bir sinema salonunda konser veriyordum. Birinci şarkıyı okuduktan sonra adamlar geldiler cihazı kapattılar. Kapattıktan sonra ben yine de 3-4 tane şarkıyı mikrofonsuz okudum. Sonra indim sahneden.

Mesela sahneye yedi kişi çıkıyoruz, bir bakıyoruz iki kişi kalmışız. Beş kişiyi tutup götürmüşler.

“MÜCADELE ANLATAN ŞARKILARI OKUYUP YOUTUBE’A KOYAMIYORSUN

Şu anda müzisyenler albüm yapmaktansa YouTube kanalı açmayı ya da daha farklı dijital platformları tercih edebiliyor. Siz de bu kanalları kullanıyor musunuz? Bu alanda herhangi bir engellemeyle karşılaşıyor musunuz?

Kürtlerin sanat yapması da konser vermesi de çok zordur şu anda. Bir de bu ekonomide insanlar konsere nasıl gelsinler? Bir mekân tutsan konser için, en az 20 bin lira tutar. Kişi başı konser bileti en az 100 lira olur o zaman. İnsanlar aç. Yemeğe mi gidecekler, konsere mi gelecekler? Albüm yapmak da artık çok zor ve külfetli bir şey. Çok büyük para gerektiriyor. Albümü artık sadece bilinen insanlar yapabiliyor.

Bu yüzden sosyal medya ve YouTube üzerinden bazı projeler yapıyoruz ama o da çok zor. Çünkü kazanç sağlayabilecek bir seviyeye gelmek için çok fazla dinlenmeniz lazım. Bunun için de devamlılık gerekiyor. Yani sürekli yeni bir şey yapıp koyman gerekiyor ve bu da sanatçıyı tüketen bir şey. Her ay bir şey yapma ve tüketme zorunluluğu gerektiriyor. Mesela biz eskiden iki senede bir albüm yapıyorduk. Daha uzun sürede, daha dikkatli ve daha iyi müzik yapıyorduk.

Şimdi her hafta bir şey paylaşmazsan unutulup gidiyorsun. Ama iyi şeyler yaparsan da unutulmazsın. İşte biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.

Herhangi bir yasaklamayla karşılaştınız mı YouTube’da?

YouTube’da henüz bir yasakla karşılaşmadık. Ama dikkat ediyoruz. Eskiden okuduğumuz bazı tür şarkıları okumamaya çalışıyoruz. Sosyal medyada da bazı şarkıları okuyamıyoruz. Bilerek okumuyoruz. Soda Me‘yi okuyamıyorum mesela. Mücadele anlatan bazı şarkılar var mesela… Genel bir mücadele anlatan şarkılar bunlar. Doğrudan bir örgütle ya da kişiyle ilgili değil ama bu şarkıları okuyamıyorsun. Rojava için bir şarkı yapmıştım mesela, onu okuyamıyorum. YouTube kanalımda dahi yok şu anda o şarkı.

Sosyal medya üzerinden bizi istedikleri zaman alıyorlar aslında. Almaları için YouTube’a gerek yok. Biz açık hedefiz onlara. Bugüne kadar ürettiklerimiz, yazdığımız, söylediğimiz üzerinden, topluluğun bulunduğu ortamda ve bu mücadele içinde yer aldığımız için bizi konserlerimizde de sosyal medyamıza bakarak da, almak istediklerinde zaten alıyorlar.

“EYLEM VE ETKİNLİK YASAKLARI SIRASINDA KONSERLER YASAKKEN KAYMAKAMLIK KONSER DÜZENLEYEBİLİYOR

Peki özellikle 2015’ten beri Van, Hakkari gibi şehirler basta olmak üzere Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde aralıksız olarak sürekli eylem ve etkinlik yasakları ilan ediliyor valilikler ve kaymakamlıklar tarafından. Bu yasakların içerisinde kültür sanat etkinlikleri de oluyor. Bu yasaklar müzisyenleri nasıl etkiliyor?

Polislere bütün yetkileri vermişler bölgede. “Kürdü öldür, gözaltına al, ne istersen yap” demişler. Hukuk yok yani artık. Siyasetçisine de sanatçısına da hepsine aynısını yapıyorlar. Kısacası biz sanatçılara müzik yapmamamız için yapabilecekleri her şeyi yapıyorlar. Birçok şey yasaklandığı için zorlanıyoruz ama halkımızdan da destek görüyoruz.

Devlet Kürtlerin yoğun yaşadığı yerlerde kahveleri bile yasaklıyor, kimse kahveye gitmesin, bir araya gelmesinler diye. İçkili yerlere de izin verilmiyor. Mesela müzisyenlerin sahne aldığı türkü evlerinin işlemesine izin vermiyorlar.

Kaymakam bizim konserleri yasaklarken, bazı Kürt müzisyenler Hakkari’de kaymakamlığın düzenlediği konserde çalabiliyor. Ama diğer Kürt müzisyenler için konser vermek yasak oluyor o sırada. Bazı belediyeler de bazı müzisyenleri karşılıyorlar, televizyonlara koyuyorlar. Diyorlar ki: “Kürt müziği budur” ama iyi müzik yapan sanatçıları bu şekilde karşılamıyorlar.

Bahsettiğiniz müzisyenlerle sizin ve sanatını icra etmesine izin verilmeyen müzisyenler arasındaki fark nedir?

Bizim görevimiz daha çok Kürt müziğinin asimilasyona karşı bir mücadele aracı da olması. Hâlâ asimilasyon devam ediyor ama mücadele de devam ediyor. Biz de Kürt kültürüne ne katabiliriz, bundan sonra ne katabiliriz, bunun derdindeyiz. Bahsettiğim, kaymakamların çağırdığı, belediyelerin çağırdığı müzisyenler bu mücadelenin neresindeler, ne kadar yer alıyorlar, bu önemli.

İstiklal Caddesi’nde defalarca basın açıklaması yapıyoruz. Şu anda Taksim’de sokakta Kürtçe müzik yapan müzisyenler var. Biz basın açıklaması yaparken onlar oralı bile olmuyorlar. Sanki bambaşka bir dünyadan gelmişler de Kürtçe şarkı söylüyorlar. Halbuki biz Kürt sanatçılar gözaltına alınmasın diye basın açıklaması yapıyoruz. 4-5 müzisyen grup vardı, hiçbiri basın açıklamasına gelmediler. Buna rağmen onları bile gözaltına alıyorlar.

Zaten örgütlü olan sanatçıya “Sen hiçbir şey yapamazsın” deniliyor. Örgütsüz sanatçıya da aynısını yapıyorlar artık ama. O sokakta müzik yapanlar da kendilerini ifade ediyorlar, bir gitarla on kişi şarkı söylüyorlar, bu da olabilir, bu da bir ifadedir. Ama onları da alıyorlar işte. Baskılar bütün sanatçılara karşı işte artık.

Bir de özellikle gençler; kendini adamış, asimilasyona karşı mücadele ederken gerçekten bedeller ödemiş olan bizleri hiç dinlemeyip pek bir müzik kültürü olmayan, asimilasyona karşı duruşu olmayan gençleri dinliyorlar. Tamam bizi dinlemeyin ama müziğimizi geçmişten buraya getirenleri, müzik kültürümüzü oluşturanları dinleyin. Meryem Xan, Kawîs Axa Mihemed Arif Cizrawî, Ayşa Şan, Egîdê Cimo, Cemîl Horo, Ayaz Yusuf, Mihemed Şêxo… Onları dinlesinler, bizi dinlemesinler.

Bir de bazı parçaları okuduğunda seni gözaltına alacakları çok açık çünkü niyet okuyorlar. Terör örgütü propagandası yapma niyetinde olduğunu okuyorlar ve davaları buna dayandırıyorlar. O şarkıları ille de okumak zorunda değilsin. Cezaevine girmek, yıllarca dosyasının okunmasını beklemek yerine “nasıl faydalı olacağım, Kürt kültürünü, Kürt dilini, halkların kültürlerini nasıl bu zulümden kurtarabilirim” diye düşünebilirsin ve bunun mücadelesini dışarıda da devam ettirebilirsin. Tavrını takınacaksan örgütlü davran, kurumlarda yer al, bu mücadeleye bu şekilde, Kürt kültürüne bu şekilde katkı sun. Kurumlara gel git, kurumlarda yer al. Yer almıyorsan da, bağımsız kalıyorsan da daha kaliteli, seni ileriye götürecek, bu halka bir şeyler verecek bir şeyler yap illa ki o şarkıyı okumaktansa.

“KÜRT MÜZİĞİ ÜZERİNE ÇALIŞAN BİRÇOK DERNEĞİ KAPATTILAR

Kurumlardan bahsettiniz… Son yıllarda Kürt müziğine ve kültürüne dair çalışan kurumlara da bir baskı var. Bundan ve sizin uzun yıllar emek verdiğiniz MKM’nin durumundan da bahsedebilir misiniz?

MKM Tarlabaşı’ndaki yerinden çıkarılmıştı. Fakat çalışmaları devam ediyor. Yeni yeri İstiklal’deki Rus Konsolosluğu’nun karşısında. Şu anda ben MKM’de değilim, çünkü kendime daha çok zaman ayırmaya karar verdim. Fakat tabii ki MKM’ yi destekliyorum. 32 yıl boyunca bütün çalışmalarına katıldım. Hatta bundan dolayı da birçok kere gözaltına alındım.

MKM geçmişten gelen asimilasyonun işlemesini engelledi. Belli bir misyon getirdi. MKM’nin yanı sıra Kürt müziği üzerine çalışan başka kurumlar da vardı ve görevlerini çok iyi yerine getirdiler.

İstanbul MKM’yi benim üzerimde olduğu için ve şirket olduğu için kapattılar ama diğer kurumların hepsini dernek oldukları için kapattılar… Kürt müziği üzerine çalışan birçok derneği kapattılar. Bunun için kendilerine gerekçeler yarattılar. Kısacası kurumlarımıza herkes destek sunmalı.

Cevaplarınız için çok teşekkürler. Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Evet. Sanatçıların halkın gerçeklerine göre davranmaları, genel olarak demokrasi için ve korkutmalara karşı mücadele etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu şekilde davranmayan sanatçılar da günün sonunda kaybedecek. Demokrasi ve sanat kazanacak. Halkımız korkmasın, mutlaka demokrasiyi savunan devrimci sanatçılar olacak. Halklarımızın bu sanatçıları desteklemesi gerek. Teşekkürler.