TELE 1’e üç gün ekran karartma cezası

RTÜK’ün TELE 1’e ekim ayında verdiği üç gün süreli ekran karartma cezasına Ankara 2. İdari Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı çıkmıştı. Üst Kurul’un karara itirazı sonrasında Ankara Bölge İdari Mahkemesi, 2’ye 1 oy çokluğu ile yürütmeyi durdurmanın iptali kararı aldı


Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) 19 Ekim 2022’deki haftalık toplantısı sonrası oy çokluğu ile TELE 1’e idari para cezasının yanı sıra üç gün süreyle ekran karartma cezası vermişti. İlgili cezanın gerekçesi olarak; Enver Aysever’in sunduğu Ayrıntılar programına konuk olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil’in Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik “Diyanet bu haliyle siyasal İslamcı gereçtir” sözleri gösterilmişti. Üst Kurul Kadıgil’in sözlerinin kanunun “Yayın hizmetler, ırk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz” hükmünü ihlal ettiği gerekçesi ile ceza kararı vermişti.

RTÜK’ün kararı üzerine TELE 1 yürütmenin durdurulmasını talep etti ve mahkeme oy birliği ile istemin kabulüne karar verdi. Üst Kurul’un mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararına itiraz etmesi sonrasında Ankara Bölge İdari Mahkemesi’ne giden süreçte mahkeme, 2’ye 1 oy çokluğu ile yürütmeyi durdurmanın iptaline karar verdi.

Böylelikle, RTÜK’ün üç günlük “ekran karartma” cezasının 23-24-25 Şubat tarihlerinde uygulanacağı ve esas hakkındaki davanın devam ettiği öğrenildi. Konuya dair Twitter’dan paylaşım yapan gazeteci Merdan Yanardağ şu ifadeleri kullandı:

“TELE 1 ekranı 23-24-25 Şubat tarihlerinde üç gün karartılacak. RTÜK, bir canlı yayında TİP’li Milletvekili Sera Kadıgil’in Diyanet’e ilişkin eleştirilerini ceza gerekçesi yaptı. Mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı almıştık, RTÜK itiraz etti, karar 2’ye 1 oyla kaldırıldı. Boyun eğmeyeceğiz. TELE 1’in karartıldığı Türkiye, daha iyi, daha güzel ve daha demokratik olmayacak. Bütün demokrasi düşmanları, yandaşlar, dönekler, iktidarın eteğine tutunanlar, gericiler ve faşistler kına yakabilirler. Ama bu devran dönecek, hesap sorma günleri de gelecek. Bu ceza, Anayasa tarafından teminat altına alınan basın, düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlal edilmesidir. Mahkemeler, bu ihlalin ve eleştiri hakkının ortadan kaldırılmasının aracı olmamalıdır. Burada asıl cezalandırılan halktır, onun haber alma ve bilgiye ulaşma hakkıdır.”