SUMRU TAMER
Yazar Ercan y Yılmaz geçtiğimiz hafta sosyal medya hesabından; TRT2’de yayımlanan Mecaz adlı edebiyat programında kendisinin yer aldığı kısımların kanal tarafından çıkartılıp sansürlendiğini açıklamıştı.
Susma Platformu’na konuşan Yılmaz, TRT2’den kendisine konuya dair herhangi bir açıklama yapılmadığını, bu program gibi dış yapımlarda sansürün daha çok olduğunu çünkü kanalın yapım ekibinin yaptığı işe ve konuklara sonradan müdahale edebildiğini şu ifadelerle aktardı:
“Bana ulaştıklarında program henüz yayımlanmaya başlamamıştı ama benim olacağım 12. bölümün yayımlanacağı tarih belliydi. Programda benimle beraber Prof. Dr. Hasan Ayık ve şair, yazar, akademisyen Baki Ayhan olacaktı. Evimde çekimler yapıldı. Programın konusu ‘karanlık’ idi. Ben de Dostoyevski’nin çok sevdigim Beyaz Geceler kitabı üzerinden karanlık teması hakkında konuştum.”
“MAHCUBİYETLERİYLE SANSÜRÜ DOĞRULADILAR”
“Yayım tarihi yaklaştığında programın sunucusu Yurdagül Mehmedoğlu’na yazdım. Yurdagül Hanım programı izlediğini ve çok beğendiğini, diğer konuklarla aramızdaki uyumun çok iyi olduğunu söyledi. Yani dış yapım, çekimlerin kurgusunu yapmıştı ve kurgulanmış bölümde ben de vardım o sırada. Sosyal medyada 12. bölümün duyurusu yapıldığında adım diğer konukların arasında yoktu, mentionlarda da yoktum. Ayrıca fragmanda da benim yer aldığım kısımlar yoktu. Yurdagül Hanım’a yazdığımda bölümün kendisine bu şekilde geldiğini ve kendisinin de çok şaşırdığını söyledi. Demek ki program tekrar kurgudan geçmiş ve sansürlenmiş. Bunun sansür ve ayıp bir şey olduğunu söyledim. Sansürü doğruladılar mahcubiyetleriyle. Fakat kanaldan bana benim olduğum kısımları neden çıkardıklarına dair resmî bir dönüş olmadı. Olacağını da sanmıyorum. ”
Yılmaz’a neden sansürlenmiş olabileceğini sorduğumuzda Gezi Direnişi’ni desteklemiş olması, Kürt bir yazar olması ve barış imzacısı akademisyenleri desteklemesi gibi birçok “gerekçe”den bahsetti:
“YANLIŞ KAPIYA GELDİKLERİNİ SONRADAN FARK ETTİLER”
“Belli ki kanalın oluşturduğu bir sakıncalılar listesi var, ben de o listeye girdim. Gezi’yi çok önemsediklerini biliyoruz. Çok kıymetli buluyorum Gezi Direnişi’ni. Değer verdiğim insanlar tutuklu Gezi Davası’ndan ötürü. Son kitabım da Gezi Direnişi ile ilgili. Gittiğim bütün kitap söyleşilerinde de Gezi Direnişi’nin hakkını teslim etmeye çalıştım.
Osman Kavala’ya, Selahattin Demirtaş’a özgürlük istediğim için, Kürt sorununu, HDP’yi [Halkların Demokratik Partisi], TİP’i [Türkiye İşçi Partisi] desteklediğim için, Barış Akademisyenleri’ni desteklemek için yazarlar olarak yayımlanan bildiride benim de imzam olduğu için yaşadığımı düşünüyorum bu durumu. Ayrıca bir de -bunu söylemeye utanıyorum çünkü çağdışı bir şey gibi hâlâ bunun olması- Kürt olmanın getirdiği sorunları yaşıyoruz hâlâ.”
“TRT HEPİMİZİN VERGİLERİYLE AYAKTA DURAN BİR KANAL”
Yılmaz’a TRT2’de yayımlanacak bu programda sansürlenebileceği olasılığını düşünüp düşünmediğini sorduğumuzda şu cevabı verdi:
“TRT’nin sansür uygulayabileceğini tabii ki düşünüyordum. Çünkü uzun zamandır bu kurumlarda bunun gibi durumlar oluyor. Mesela Emin Alper’in filmi ile ilgili Kültür Bakanlığı’nın yaptığı şey de benzer bir durum. Sansürcü bir zihniyetin elinde olsa da bu kurumlar bu ülkenin kurumları ve dönüştürülmesi gerekiyor. Hem sansürün hem de oradaki işleyişin yanlış olduğunu, bu kurumların kötü yönetildiğini ve yandaşları desteklemek için kullandığını anlatmak gerektiğini düşünüyorum. Söyleşi teklifi geldiğinde bana; kültür, sanat, edebiyat ve imgeleri konuşacağımızı söylediler. TRT2 kültür ve sanat programları yapan, hepimizin vergileriyle ayakta duran bir yer, burayı dönüştürmek gerek, bu yüzden teklifi kabul ettim.”
Aynı zamanda öğretmen de olan Yılmaz, öğretmen olmasına rağmen okullarda söyleşi yapamadığını da aktardı:
“O ETKİNLİK HİÇ OLMAMIŞ GİBİ YAPILDI”
“Barış Akademisyeleri’ni desteklemek için yazarlar olarak Barış İçin Edebiyatçılar İnisiyatifi adıyla bir imza kampanyası düzenlediğimizde, imza listesindeki yazarlar basında hedef gösterildi. ‘Bu hainleri okullara almayın, söyleşi yapmayın’ denildi okullara sosyal medyada ve basında.
Mesela İstanbul’daki bir okulda söyleşiye gitmiştim. Yine beni bilmeden çağırmışlar belli ki. Bütün etkinlikleri web sitesine koyuyorlardı etkinlik sonrasında. Ama benimkini koymadılar. O etkinlik hiç olmamış gibi davranıldı, bir fotoğraf bile paylaşmadılar.”
TRT2, konuyla ilgili görüş almak için iletişim kurmaya çalışmamıza rağmen Platformumuzu yanıtsız bıraktı.