ÖZLEM ALTUNOK
Hayatlarını sahneye adamış onlarca kadın bu sabah Kenter Tiyatrosu’nda bir araya geldi, bir saat içinde alınan provayla Shakespeare’den Beckett’e, Camus’den Fo’ya, Strinberg’e 100 repliğe ses verdiler sahnede.
Oyuncular Sendikası’nın açık çağrısıyla farklı alanlardan kadınların da destek verdiği 100 Kadın 100 Replik adlı gösteride yüzyıllar öncesinden bugüne binlerce kez hayat bulmuş metinlerle dile geldi herkes. Gülriz Sururi, Tilbe Saran, Zerrin Tekindor, Jülide Kural, Nihal Koldaş, Ülkü Duru, Yeşim Özsoy, Aliye Uzunatağan, Tülay Günal, Gülhan Kadim, Merve Engin…
Önce Gülriz Sururi, “Benim mesleğim başkalarına hikayeler anlatmak. Bu hikayeleri ille de anlatmalıyım. Anlatmadan yapamam. Birilerinin hikayelerini diğerlerine anlatırım” sözleriyle başlayan Giorgio Strehler’in Intermezzo adlı metnini okudu. Ardından 100 kadından 100 replik geldi.
Şöyle başlıyordu metin:
“Çığrından çıkmış bir zaman bu.
Nedir bu sıkı düzen, bu kuşkulu durum memlekette?
Geceler gecesi nöbet tutturmak millete.
İçinizde bilen varsa söylesin.
Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu.
Büyük değişimlerden önce hep böyle olur.
İlahi bir içgüdüyle tehlikeyi sezer insanlar.
Tıpkı denizin yüksekliğini görünce yaklaşan fırtınayı anladıkları gibi.
Her şey olacağına varır bu soysuz dünyada.
Ben böyleyim ya çabuk unuturum ya da hiç unutmam.
Burada vaktimizi ziyan etmeyelim.
Ama burada, zamanın bu noktasında insanlık biziz.
Hoşumuza gitsin gitmesin.
Bunun değerini bilelim çok geç olmadan.
Burada ne yapmaktayız, işte bütün mesele bu.
Ne mutlu bize ki yanıtı biliyoruz.
Evet bu muazzam karışıklığın içinde açık seçik olan bir şey var:
Godot’yu bekliyoruz…”
Evet, bu muazzam karışıklığın içinde açık seçik beyan ettiler kadınlar: İyi ki her yerdeyiz, iyi ki sahnedeyiz, iyi ki birlikteyiz.
Etkinliğin parçası olan çoğu oyuncu, farklı alanlardan kadınların 100 Kadın 100 Replik vesilesiyle Susma’ya anlattıkları ise şöyle:
Tilbe Saran: Kısa süre önce Oyuncular Sendikası’ndan duydum haberi. Yani herhalde yanılıyorlar, bir yanlışlık var doğru düzgün okuyalım, anlayalım dedik. Sonra olanları bilfiil öğrendikten sonra fantastik, gerçekdışı geldi ki, ne yapacağımızı bilemedik. kadınların meclise girişinden, Afife’nin sahneye çıkışından 100 yıl geçmiş hani… Sonra hızlı bir biçimde içimizde bastırdığımız çığılığı hep birlikte sese dönüştürmek istedik. Kadın örgütlerinin de katkısıyla bir araya geldik. Bizim işimiz zaten hikaye anlatmak, tiyatro yapmak, dans etmek, şarkı söylemek. Bu kadar zamanda yan yana her yerde olduğumuzu hissetme ihtiyacı sonucunda bir araya geldik.
Zerrin Tekindor: Kadınlar zaten 100 küsur yıldır sahnede ve bizler mesleğimizi aşkla yapıyoruz. Birileri ortaya böyle tuhaf laflar atıyorlar, gerçi biz gülüyoruz bunlara ama yine de bir şekilde kendimizi göstermemiz mi gerekiyor acaba, o kadar mı anlamıyorlar diye düşünerek, eğlenceli bir biçimde toplandık. Endişe duyduğumuz bir şey yok aslında. Bu iş hep böyle devam edecek ama ne yazık ki haberleri yok. O kadar çok genç var ki, arta arta gidecek, durdurmazlar. Olan 100 yıl önce oldu çünkü.
Jülide Kural: Uzun zamandır eril ve cinsiyetçi politikalar kendini her alanda gösteriyordu. Günde üç kadının öldürüldüğü, çeşitli indirimlerle suçluların tahliye edildiği bir ortamda, bilmece gibi bir noktaydı bu da. Sanatta ve sahnede kadına tahammülsüzlüğün somut örneğini yaşadık. Burada olmamız da şunu gösteriyor; bugün sahneye çıkmazsak yarın sahneye çıkma şansımızı kaybedeceğiz. O yüzden her alanda kadınlar dışarı çıkmalı; çünkü eve kapanmış, biat eden, kendi bedeni üzerine sözü olmayan, susması gereken, vücudunun hiçbir yerinin görülmesinin istenmediği bir kadın resmi oluşturmaya çalışıyorlar. Bunu değişik platformlarda kendi adıma savunuyorum ama meslek olarak da kendimizi ifade ettiğimiz, hayatı ürettiğimiz yer olan sahnede böylr bir yaklaşıma tek söyleyecek sözümüz var: Mücadele edeceğiz, her koşulda kazandığımız özgürlük alanlarını kimseye teslim etmeyeceğimiz gibi, bu alanları daha da genişleteceğiz. Bundan herkesin haberi olsun beyler
Ülkü Duru: Mecliste bizlere nasıl bir mesaj gönderdiklerini, ne demek istediklerini anlamış değilim çünkü bizler yıllardır sahnedeyiz. Aslında sadece tiyatro sahnesinden değil, yaşam sahnesinden bizi yok etmek istiyorlar. Bu daha da önemli bir sorun… Bugün, burada hayatlarını sahneye adamış kadın oyuncu arkadaşlarımla birlikte olmaktan ve bu güzel replikleri söylemekten gurur duyuyorum. Ömrüm yettiğince sahnede kalacağım. Gençlere, yeni nesillere bunu öğretmeye ve örnek olmaya çalışıyoruz.
Demet Akbağ: Kadınların sahnede olup olmaması gibi bir soruyu cevaplamak bile zul geliyor insana. Elbette sahnede olacağız, bunun aksi düşünülebilir mi? Seçme ve seçilme hakkımızı elde etmemizin 88. yılı ve biz neyi tartışıyoruz. Bu çok yaralayıcı bir durum ama biz sahnedeyiz. 100 Kadın 100 Replik etkinliği için de çok çabuk toplandık. Öyle haftalarca prova almadık. Gördüğünüz gibi yarım saat önce prova yapıp sahneye çıktık, artık gerisini siz düşünün bu kadınlarla baş edilebilir mi? Tatlı bir selam olsun herkese.
Sevinç Erbulak: Uzun uzun söylenecek bir şey yok. Kadınız, sahnedeyiz, kime ne?
Nihal Koldaş: Meseleye sadece kadınların meselesi olarak bakmıyorum. Çünkü şu anda itildiğimiz köşe kadınların sahne üzerine çıkması gibi duruyor ama bütün toplumda sürekli bir ötekileştirme var. Ötekileştirmenin yok olacağı en önemli alanlardan biri tiyatro. Çünkü başkasını temsil ediyorsunuz, bir başkasının duygularını aktarıyorsunuz. Bu alanı hep birlikte bütün kenara itilenler olarak korumalıyız.
Sera Kadıgil: Suni bir gündemle sürekli kadınların üzerinden bir şeyleri kapatabilmek için tartışmalar çıkarmaya çalışanlara inat buradayız. Ne yapmaya çalıştıklarının çok net farkındayız. Susmayacağımızı, gecelerde de, meydanlarda da, sokaklarda da olacağımızı bildirmek, göstermek ve dayanışmak için buradayız.
Arzu Çerkezoğlu: Bugün Türkiye’de kadının bütün toplumsal yaşamdan dışlanmaya çalışıldığı bir dönemde mecliste yaşanan süreçle ilgili buradayız. 100 Kadın 100 Replik’le kadınların hayatın her alanında varolduğunu göstermek için buradayız. Kadınlar olarak bu ülkenin yarısıyız, bu ülkenin yarısını yok sayarak bu ülkeyi yönetemezler. Bu ülkenin gerçek sahipleri güzelliklşeri üreten herkes. O yüzden memleketimize, özgürlüğümüze sahip çıkacağız.
Betül Arım: Yaşananlar algımın dışında. Söylenenlerden ben utanıyorum çünkü bu yüzyılda bunların konuşuluyor olması, enerjimizi bunlara vermemiz çok saçma. İnsanlar uzayda yeni yerleşim yerleri arıyor, yapay zeka yapılıyor biz hâlâ kadın erkek ayrımını, şiddeti, tacizi konuşuyoruz. Hem ülkemiz hem kendimiz adına utanç verici. Hepimiz biriz ve hepimiz farklıyız ve bu farklılıklarımızla güzeliz. Kadınlardan bu kadar çok korkmasınlar. Bu ülkede hep birlikte yaşayacağız.
Seyhan Arman: Hep sahnedeyiz, sadece bir tahta üzerinde olmak da değil bu. Kadınlar yüzyılladır sahnelerde, cadı sayıldığımız zamanlardan beri sahnelerdeyiz. Ben de o yüzden hem tiyatroma sahip çıkmak hem de 2. sınıf olmadığımızı, birilerinin bizi isteklerine göre yok sayamayacaklarını göstermek için buradayım. Bize her yer sahne.