‘Muzır çocuk kitapları’ ile ilgili karar yargıda: “Bakanlık bilirkişi raporlarına itiraz ediyor”

Muzır neşriyat muamelesi gören üç çocuk kitabına getirilen sınırlama kararının davası 8 Mart’ta Ankara 12. İdare Mahkemesi’nde görüldü. Bakanlık daha önce kitaplar hakkında bağımsız bilirkişilerin hazırladığı ‘muzır değildir’ raporlarına itiraz etmişti. Susma Platformu’ndan Alican Acanerler süreci, konu hakkında 2019’dan beri süren davayı açan avukat Ümit Erdem ile konuştu


(Görseller: @mehmetumiterdem)

(Görseller: @mehmetumiterdem)

ALİCAN ACANERLER                                                                              Haberin İngilizcesi için tıklayın

Avukat Ümit Erdem, Ekim 2019’da “Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu”nun çocuk kitaplarını sınırlaması ile ilgili kararını yargıya taşıdı. Aralarında Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler kitabının da bulunduğu dört çocuk kitabı ile ilgili verilen tahdit (sınırlama) kararına karşı açılan dava 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Ankara 12. İdare Mahkemesi’nde görüldü. Susma Platformu, hem dava sürecine ilişkin hem de son dönemde kız çocuklarına yönelik yayımlanan ve muzır ilân edilen kitaplar hakkında ayrıntılı bilgi almak için Ümit Erdem ile görüştü.

Erdem, davayı söz konusu kitaplar hakkında muzır yayın kararı alınmasının hemen ardından açtığını ancak İdare Mahkemesi’nin önce davayı reddedip üç ayrı dava şeklinde açılması gerektiğini söyleyerek süreci anlatmaya başlıyor. Erdem, her dava için ayrı ayrı başvurmuş ve dava masraflarını üstlenmiş. 

Yaklaşık bir buçuk senedir süren hukuki mücadelenin bir önceki ayağı Ocak 2021’de Kız Çocuk Hakları Bildirgesi ile Erkek Çocuk Hakları Bildirgesi kitapları hakkında verilen bilirkişi raporları hakkında olmuş. Her iki kitap için de hazırlanan bilirkişi raporlarına göre; kitaplarda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın daha önce belirttiği gibi “çocuklarda transseksüalitenin özendirilmesi, şiddet ve cinsiyet karşıtlığında aşırılık, çocukların maneviyatı üzerinde muzır tesir yapma etkisi” bulunmadığı belirtilmiş. Çocuk psikolojisi alanında uzman akademisyenler tarafından defalarca hazırlanan raporlar da, kitapların içeriklerinin sakıncalı olmadığı kanaatinde birleşiyor. 

BAKANLIK BİLİRKİŞİ RAPORLARINA İTİRAZ EDİYOR

Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler için hazırlanan bilirkişi raporu da 8 Mart’ta mahkemeye sunuldu. Söz konusu kitaplar hakkında hazırlanan raporlara Bakanlık itiraz etmeye devam ediyor. İtirazlarında ise daha önce karar verdiği “müstehcenliğin” gerekçesini açıkça belirtip itirazını dayanağa kavuşturmuyor. Avukat Erdem ise yapısı ve işleyişi şeffaf olmayan bir kurulun aldığı bu tip kararların içeriğinin zaten hukuki olmadığından bahsediyor. Erdem’in daha önce Twitter üzerinden paylaştığı ifadelerde yer aldığı gibi, Bakanlık bilirkişi tespitlerine karşı “eşcinselliğe özendirici” ve “cinsel kimliğinden yakınma tehlikesi” gibi ibarelerle 1117 sayılı kanununun ilgili maddelerinin uygulanmasına devam edilmesini istiyor. 

“BAKANLIĞIN GEREKÇESİ BİLE TEHLİKELİ”

Ümit Erdem, çocuk kitaplarında resmedilen çocuk karakterlerin kıyafetlerinin, bakanlık tarafından müstehcen olarak anılmaya devam edilmesini anlamakta zorlandığını söylüyor ve ekliyor: “Müstehcen olmayan görseller için açık seçik demek aslında tehlikeli.” Bir hukukçu olarak bakanlığın görseller hakkında kullandığı ifadelerin toplumda karşılık bulmadığını ve hatta evrensel çocuk değerleri ile uyuşmadığının altını çizen Erdem, bakanlık tarafından “gerekçe” olarak belirtilen ifadelerin bile dava konusu edilebileceğinden bahsediyor.

Erdem, dava sürecinde pek çok duyarlı ebeveyn ve yayıncıdan destek gördüğünü de ifade ediyor. Hem dava konusu kitaplardan birini yayımlayan yayınevi, hem hakkında yine bu kitap yüzünden dava açılan kitabın çevirmeninin avukatı Erdem’e yardımcı olmuşlar. Türkiye Yayıncılar Birliği’nin bu süreçte yanında olduğunu belirten Erdem, Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler kitabını yayımlayan yayınevinin de söz konusu kitaba karşı alınan kararı yargıya taşıdığından bahsediyor. Hep Kitap yayınlarının yargı süreci ise Aralık 2020’de “dava red” kararıyla kapanmış durumda. Hatta 8 Mart’ta Ankara’da görülen duruşmada da karşı taraf bu red kararını emsal karar olarak göstermiş. 8 Mart’ta İdare Mahkemesi’nin aldığı kararın gerekçesi bir ay içinde açıklanması bekleniyor. Kitapların akıbeti o zaman belli olacak. 

“BAKANLIĞIN MUZIR GEREKÇELERİ GÜNÜMÜZLE BAĞDAŞMIYOR”

Ümit Erdem, dava için araştırma yaptığı sırada muzır ilan edilen çocuk kitaplarına ve bunlar hakkında açılan davalara dair karşılaştığı önemli bir ayrıntıyı paylaşıyor. Bakanlığın mahkemelere sunduğu muzır yayın gerekçelerinde; ilk olarak 1927 yılında düzenlenen Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu’na ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) uluslararası hastalık sınıflama ölçütlerinin 1980 ve öncesi basımlarına atıfla kararlar alınmış. Yani günümüzde üzerinde uzlaşılmış evrensel değerlere, çağın koşullarına ve bilimsel gerçekliğe uymayan içerikteki kararlar, bakanlığın kurulu tarafından her seferinde tekrarlanmış oluyor.

KURULUN YAPISI ŞEFFAF DEĞİL

Çocuk kitaplarına getirilen sansür vakalarında bir süredir Yayıncılar Birliği’nin de üzerinde durduğu önemli bir nokta var: Bakanlık bünyesindeki kurulun yapısı ve işleyişi şeffaf değil. Ümit Erdem de kurulda dava sırasında bir akademisyen, bir avukat ve unvanı belli olmayan üç uzmanın görev yaptığını, ancak dava sırasında öğrenebildiğini söylüyor. 2018’den beri Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde bulunan kurulun karar alma süreçleri belli bir kurala bağlı değil. Kurulun süreçleri başlatmasına sebep olan izleme yöntemi de âdeta bir muamma. Son olarak geçtiğimiz aylarda yaptığı bir açıklamada Bakan Zehra Zümrüt Selçuk, çocuk kitaplarına yönelik tespit için bir ihbar hattı için çalışmalara başladıklarını açıklamıştı. Avukat Erdem ise çoğu zaman Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nin (CİMER) bir sansür ihbar aracı gibi kullanılmış olabileceği üzerinde duruyor. 

“BU KİTABI OKURSAM POLİSLER BENİ YAKALARLAR MI?”

Hakkında muzır kararı verilen kitaplar, “Küçüklere Zararlıdır” ibaresiyle beyaz zarf içerisinde yayınevleri tarafından isteyenlere satılabiliyor. Hakkında yasaklama ve sınırlama kararı çıkan kitaplar ise piyasadan toplatılıyor. Erdem, son birkaç yılda 10’dan fazla kitabın piyasadan çekildiğini belirtiyor. 1117 sayılı kanunun 4. maddesinde de belirtildiği gibi, hakkında karar alınan kitapların açıkça bulundurulması yasak. Hatta Resmî Gazete’de yayımlanan muzır kararlarının bazılarında kitapların ancak “siyah poşet” içinde satılabileceği ifadesi yer alıyordu.

Erdem’in dava açmasına vesile olan yedi yaşında bir çocuğu var. Erdem, yasaklama kararı çıkan kitapların artık yasak olduğunu bir çocuğa anlatmanın oldukça zor olduğunu söylüyor. Ümit Erdem ve ailesi çocuklarına çok severek okuduğu ve her yere beraberinde taşıdığı bir kitabın yasak olduğunu anlattıktan sonra şu cevabı almış: “Bu kitabı okursam polisler beni yakalarlar mı?”

Erdem’in içerisinden kesitlerini Susma Platformu ile paylaştığı üç kitaptan birinde, geleneksel kadın ve erkek rollerini sorgulatan haklar bildirgesi ile tarihte yaşamış 100 “Asi” kadının hikâyesi, masalsı bir dille anlatılıyor. Bildirge başlıklı kitaplarda yer alan görsellerde ise, kız ve erkek çocuklarının günlük hayatta da sıkça karşılaşılan, değişik hallerde illüstrasyonlarıyla karşılaşıyoruz.

NE OLMUŞTU?

Elisabeth Brami’nin Erkek Çocuk Hakları Bildirgesi ve Kız Çocuk Hakları Bildirgesi; Francesca Cavallo ile Elena Favilli’nin Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler, Olağanüstü 100 Hikâye ve Sünnetçi Kız adlı kitaplarında yer alan bazı yazıların; Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun 27 Eylül 2019 tarihli kararıyla “18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak nitelikte olduğu” ilan edilmişti. Aynı dönem Susma Platformu’nda yayımlanan habere göre, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri bu karara gerekçe olarak, çocuklarda transseksüalitenin özendirilmesini göstermişti.