“Gazetecilikten etik değerleri çıkardığınızda geriye koskoca bir hiç kalır!”

ÇGD’nin hazırlayıp yayınladığı rapor, Türkiye’de basın kuruluşlarının nasıl bir çıkmaz sokağa girdiğini ve gazetecilik mesleği ilkelerinin Temmuz ayı boyunca nasıl çiğnendiğini bir kez daha gözler önüne serdi


Çağdaş Gazeteciler Derneği Medya İzleme Komisyonu’nun hazırladığı Temmuz 2020 Medya Raporu yayımlandı.

Raporda, “Barışı, ulusların ve halkların kardeşliğini, eşitliğini savunur; insanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır…Gazetecilikte, kanıtsız iddia ve suçlamaya, iftiraya, yalana, manipülasyona yer yoktur; kanıt ve belgeler tahrif edilemez; doğruluğu kesinleşmeyen haber, doğruymuş gibi sunularak okuyucu-izleyici yanıltılmaz…” gibi gazetecilik ilkelerinin Temmuz’da da  birçok kez çiğnendiği ifade edildi.

Haber Global televizyonundaki ‘Jülide Ateş ile 40’ programına, Bahçelievler Katliamı’nın faillerinden Haluk Kırcı’nın çıkarıldığı hatırlatılan raporda, şu ifadelere yer verildi:

“Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak; halkın doğru bilgilendirilmesi adına bazen katillere de mikrofon tutulacağı, böylelikle gerçeklerin ortaya çıkarılmasına katkı sunulabileceği görüşü yanında durmaktayız. Ancak sınırımız budur. Hiçbir basın kuruluşunun, bir katliamı meşru gösterme, bir katili kendini aklama zemine dönüşmesine ne anlayış gösteririz ne de görmezden geliriz. Buna anlayış göstermek de görmezlikten gelmek de katliama ortak olmak anlamına gelecektir. Haber Global televizyonu, bu yayından kaynaklı daha fazla zaman geçirmeksizin başta genç yaşta katledilenlerin anısından, yakınlarından ve Türkiye kamuoyundan özür dilemelidir.Burada savcılara da bir görev düştüğü kesindir. İşlediği cinayeti televizyon kanallarına çıkarak meşru göstermeye çalışan Haluk Kırcı hakkında ‘suçu ve suçluyu övme’ iddiasıyla dava açılması gereklidir, eğer Türkiye demokratik bir hukuk devleti ise.”

Raporda yer alan ve meslek etiğinin çiğnendiğinin ifade edildiği bir diğer örnek ise Sabah Gazetesi’nin Ayasofya’da kılınan ilk Cuma namazı öncesinde CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu ve Muharrem İnce’yi hedef alması oldu. Sabah gazetesi Muharrem İnce’nin yapmadığı bir açıklamayı İnce’nin ağzından yazdı. Bu olay raporda şöyle anlatıldı:

SABAH GAZETESİ’NİN CHP’Yİ KARIŞTIRAN AYASOFYA HABERİ 

“Sabah gazetesi, Ayasofya’ya namaza gitme daveti tartışması üzerinden Muharrem İnce’nin “düşündüğü ama yapmadığı” bir açıklama olduğu iddiasıyla bir haber yayınladı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancoğlu, “Ayasofya’da davet gelirse gideceğini söyleyen İnce gibi namaza gider misiniz?” sorusu üzerine “Muharrem Bey herkesin yerine gider.” yanıtını vermişti. Sabah gazetesinin, Kaftancıoğlu’nu Ayasofya ve İslamiyet üzerinden hedef gösterme arayışına bulduğu sonuç, Muharrem İnce’nin yapmadığı bir açıklamayı İnce’nin ağzından yazmak oldu. “Sen domuz eti ye ben namaza giderim” başlıklı haberde, “CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, ‘Muharrem Bey herkesin yerine gider2 şeklindeki sözlerine İnce çok öfkelendi. İddiaya göre; İnce sosyal medya hesabından ‘Sen domuz eti yemeye devam et. Biz Ayasofya’da namaza gideriz’ şeklinde paylaşımda bulunmayı düşündü. Ancak son anda partinin üst düzey yöneticileri tarafından engellendi” denildi.

YANİ İNTERNET DÜZENLEMESİ DE RAPORDA YER ALDI

Raporda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un, Basın Çalışanlarının Haklarının İyileştirilmesi Çalıştayı’nda yaptığı ve  Türkiye’deki gazetecilerin bir kısmını “yerli ve milli”, bir kısmını “ajan, provokatör, terörist” ilan ettiği konuşmaya da değinilerek iktidarın basın özgürlüğüne bakışı da ifşa edildi.

ÇGD’nin raporunda sosyal medyaya ilişkin yasak ve sansür uygulamaları da yer vererek TBMM’den geçen ve “sosyal medya ağları üzerinden görüşlerini paylaşan, tepkilerini ortaya koyan, habercilik yapan ve gerçeklerin sözcüsü olan kişi ve kurumlar üzerinde baskı oluşturulması hedeflenen” yeni internet düzenlemesine de değinildi.

Raporda saldırıya uğrayan, tehdit edilen, gözaltına alınan ve soruşturma açılan gazetecilere de yer verildi. Temmuz ayı içinde bir gazetecinin silahlı saldırıya uğradığı, iki gazetecinin darp edildiği, iki gazetecinin ölümle tehdit edildiği, baro eylemlerinde gazetecilere karşı zor kullanıldığı, iki gazetecinin gözaltına alındığı, beş gazeteciye soruşturma açıldığı, iki gazeteciye toplam 22 yıl 3 ay hapis cezası verildiği belirtildi.

ÇGD’nin rapordaki öne çıkan gelişmeleri değerlendirildiği basın açıklamasının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.