Fotoğrafçı ve şair Mehmet Özer’e, 78’liler Federasyonu’nun açtığı 12 Eylül Utanç Müzesi’ne dair fotoğrafları ve ayrıca çeşitli eylem ve anmalarda çektiği fotoğrafları sosyal medya hesaplarında paylaştığı için “örgüt propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Bugün Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında Özer’e verilen hapis cezası ertelendi. Özer dosyayı istinafa taşıyacaklarını belirtti.
“BİR CEZAYA KONU OLACAK GEREKÇELERE SAHİP OLMAYAN, HUKUKEN EKSİK VE DAYANAKSIZ BİR DOSYA”
Susma Platformu’na açıklama yapan Mehmet Özer, davaya konu olan ve 2010- 2015 yılları arasında yapmış olduğu sosyal medya paylaşımlarının yasal olmayan bir yöntemle incelendiğini ifade ederek şunları söyledi: “Bu dosyayı Jandarma İstihbaratı savcılığa gönderdi, oysa önce savcılığın bunu talep etmiş olması gerekirdi. Yani bu öncelikle hukuken eksik başlayan bir soruşturma.”
Özer ayrıca Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin daha önce benzer içerikli davalarda beraat kararı verdiğini, bu yüzden bu kararın mahkemenin önceki tutumuyla çeliştiğini belirtti.
Özer sözlerine şöyle devam etti: “Aslında sonucun böyle olacağını hiç beklemiyordum, çünkü dosya hem dayanaksızdı, hem de gerekçeleri bir cezaya konu olacak kadar ciddi gerekçeler değildi. Fakat adalet işte böyle tuhaf biçimlerde tecelli ediyor.”
“SERGİ FOTOĞRAFI PAYLAŞTIĞIM İÇİN TERÖR ÖRGÜTÜNE YARDIM YATAKLIK YAPTIĞIM İDDİA EDİLDİ”
Özer, dosyada bahsi geçen ve kendisinin Devrimci 78’liler Federasyonu yöneticisi olduğu dönemde çalışmalarında yer aldığı 12 Eylül Utanç Müzesi’ni ise şu şekilde anlatıyor: “Bu müzede 1980 darbesi ve öncesinde bu ülkede öldürülen, cezaevinde ve gözaltında kaybedilen aydınlar, bilim insanları ve sanatçıların fotoğraflarından oluşan bir sergi vardı. Ben bu serginin fotoğraflarını paylaştığım için terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptığım iddia edildi.”
Davaya konu olan diğer sosyal medya paylaşımları ise Özer’in Yüksel Caddesi’nde, Konur Sokak’ta, Kızılay’da yapılan basın açıklamaları, anmalar ve etkinlikler sırasında çektiği fotoğraflar.
“DÜŞÜNCEMİ AÇIKLADIĞIM VE HABER YAPTIĞIM İÇİN CEZALANDIRILDIM”
40 yıldır fotoğraf çektiğini, “ötekilerin tanığı” olmaktan ve onların fotoğrafçısı olmaktan mutlu olduğunu, tam da bu hayatı seçtiği için cezalandırıldığını belirten Özer sözlerine şöyle devam etti: “Ben bu ülkenin resmi tarihi dışında başka bir tarih yazıyorum. Bu gayrı resmi tarihtir, sokakların tarihidir, kadınların, LGBTİ bireylerin, çocukların, emekçilerin, işçilerin ve halkların tarihidir. Ben sözün yanı sıra, görsel metin dediğim fotoğraflar üzerinden bu ülkedeki adaletsizlikleri, yoksulluğu, ötekileştirmeyi görünür kılmaya çalışıyorum. Benim yaptığım aslında bir görsel tarih yazıcılığı. Görsel metin, benim düşüncemi, duygumu ve yaşam pratiğimi açıklama yöntemim. Yaptığım çalışmaların çoğu haber niteliği taşıyor, çünkü bir eylemi, bir etkinliği ve bir durumu bildiriyorum. Ve bu cezalandırma kararıyla -ki miktarı ya da ertelenmesi önemli değil- düşünceyi açıklama özgürlüğü ve haber yapma özgürlüğünü kullanmamı cezalandırdı. Ben buna karşı çıkıyorum.”
Özer sözlerini şu şekilde bitirdi: “Umuyorum ki yargı, düşünceyi açıklamanın suç olmadığına karar versin. Sözle, bir sanat dalının pratiğiyle, şiirle, öyküyle, resimle ve fotoğrafla ‘düşünce açıklamak suç değildir’ kararı çıksın. İnsanların herhangi bir yöntem ile -basın açıklaması, pankart, döviz, kendi seçtiği bir eylem ya da sanat pratikleriyle- düşüncelerini özgürce ifade edebileceklerine karar verilsin.”