‘Disko 5 Nolu’ Şehir Tiyatroları kurulunda sansürlendi mi?

Uzun yıllardır Kürtçe oyun yapan Berfin Zenderlioğlu, Şehir Tiyatroları kurulu hakkında sosyal medyada gündeme getirdiği ‘sansür’ iddiasını Ayşen Güven’e anlattı. Tiyatrocu “Sadece tek bir Kürtçe oyuna yer verilmesi bile sansür değil mi?” diye sordu


AYŞEN GÜVEN

Kürtçe tiyatro denildiğinde akla ilk gelen gruplardan olan Şermola Performans’ın kurucularından oyuncu ve yönetmen Berfin Zenderlioğlu, geçen günlerde Şehir Tiyatroları hakkında bir sansür iddiasını gündeme getirdi. 

Bilindiği üzere İBB Şehir Tiyatroları, pandemi nedeniyle izleyicileriyle buluşamayan ve büyük zorluk yaşayan özel tiyatrolara destek olmak için sahnelerini açmıştı. Bu dayanışma ağı içerisinde yer alan 50 özel tiyatronun oyunundan bir tanesi de Kürtçe bir oyundu ve bu gelişme 106 yıllık Şehir Tiyatroları tarihinde bir ilkti. Fakat bu ilk gerçekleşmedi çünkü Teatra Jiyana Nû/Yeni Yaşam Tiyatrosu’nun bir Dario Fo çevirisi olan Beru (Klaksonlar, Borazanlar ve Bırtlar) adlı oyunu gösterimine saatler kala Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı tarafından yasaklandı

Bütün bunların ardından Şehir Tiyatroları’nın Kasım programı oluşturuldu. Mirza Metin’in yazdığı ve Berfin Zenderlioğlu’nun yönettiği Disko 5 no’lu oyunu da sahne için başvurmuştu. Yine sadece bir Kürtçe oyun seçildi o da Tiyatro Avesta’nın Actor adlı oyunu oldu. Berfin Zenderlioğlu’nun itirazı ve sansür iddiası da tam burada başladı. Sosyal medya hesabından konuyu gündeme getiren Zenderlioğlu, “Kapısını özel tiyatrolara destek için açan şehrin tiyatrosunda göstermelik sadece bir Kürtçe oyuna yer veriliyor. Diğer gruplar ısrarla görmezden gelinip cevap verilmiyor. Farklı dillere -Ermenice- tahammül yok LGBTi+’lar ile ilgili oyunlar da aynı şekilde” diyerek Şehir Tiyatroları’nın, Ekrem İmamoğlu’nun ve İBB Kültür Daire Başkanlığı’nın hesablarını etiketledi. 

Susma Platformu olarak oyuncu ve yönetmen Berfin Zenderlioğlu’a İBBŞT’nin Kasım ayı programına dair sansür iddiasının kaynağını sorduk.

Programda yer verilen 30’dan fazla oyunun sadece bir tanesinin Kürtçe olmasının zaten sansür olduğuna dikkat çeken Zenderlioğlu, “Benim hayat içerisinde toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinden de böyle bir bakışım var. Herhangi bir yerde 10 kişilik bir jürinin 8-9’u erkekse mesela bunu da sorguluyorum. Çünkü toplumu bu konularda normalize etmek gerekiyor. Eşit yurttaşlık hakkının toplumda altyapısını kurarak yaymak gerekiyor. O yüzden aynı şey Kürtçe tiyatro için de geçerli, diğer alanlar, diğer halkların dilleri için de geçerli” dedi.

“KONUSU İTİBARİYLE SANSÜRLENDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

Sorularını yineleyen tiyatrocu şunları söyledi: “Araştırdım ve öğrendim ki bu arada 5 tane Kürtçe oyun başvurmuş sahne için. Ve bu gruplar içerisinden sadece bir tanesi tercih ediliyor. Ben de şunu soruyorum benim 9 yıldır sahne üzerinde oynayan bir oyunum var Disko 5 Nolu. Bu oyun hem yurtdışında hem yurtiçinde çok kereler oynadı, ödüller aldı, neredeyse yazmayan tiyatro eleştirmeni kalmadı. Peki neden Şehir Tiyatrosu’ndaki kuruldan geçemedi? Bunu merak ediyorum ve oyunun konu itibariyle sansüre uğradığını düşünüyorum. Ki bence sansürlenecek bir şey yok o da ayrı mesele.” 

 “MEVZU KÜRTÇEYE GELDİĞİNDE SİSİFOS GİBİ BAŞA SARIYORUZ”

“Bu alanları zorlayacağız, bu alanlara başvuracağız ve böylesi engellemelere, sansürlere takıldığımız zaman da bunları ifşa edeceğiz” diye vurgulayan Zenderlioğlu, “Tabii ki ben bunu söylerken Şehir Tiyatroları’ndaki bütün bir yapıdan bahsetmiyorum. Bence Mehmet Ergen’in böyle bir adım atması çok kıymetli. İBBŞT’nin sahnelerini pandemi döneminde mağdur olmuş tiyatro gruplarına açması gerçekten çok kucaklayıcı bir yaklaşım, güzel bir dayanışma örneği. Ama şunu da sorguluyorum oradaki kurul neden Kürtçe oyunları baya baya bir süzgeçten geçiriyor. Çünkü ben biliyorum ki orada buna karar veren bir kurul var ve o kuruldan geçiyor tabiki bunlar. Ve o kuruldan bizim oyunumuz gibi onay vermedikleri oyunlar için gerekçeleri ne? Geçmeme nedenleri sadece Kürtçe olmaları mı? Neden sadece bir tane Kürtçe oyuna yer veriliyor? Ya da biz mesela bu oyunları Türkçe oynasak geçebilir miydi kuruldan? Kaldı ki benim yönettiğim Türkçe oyunlar da var rahatlıkla orada oynuyor. Mevzu Kürtçeye geldiğinde biz dönüp dolaşıp daha önce de belirttiğim gibi Sisifos gibi başa sarıyoruz. Her defasında aynı şeyleri yaşamaktan emin olun bize de gına geldi. Biz de yasaklarla, sansürlerle anılmak, gündemde olmak istemiyoruz artık. Hatta birçok kereler bu şekilde gündem olmamak için kimi karşılaştığımız engellemeler konusunda otosansür uyguladığımız oluyor. Bunları söylemeyelim yasaklarla anılmayalım diye. Ama bu durumda ne ne oluyor bu sansür gittikçe yayılıyor, toplumun bütün alanına sirayet ediyor.” 

“NEDEN BİZE GEREKÇELİ BİR CEVAP VERMİYORLAR”

Sürekli halkın bir takım hassasiyetlerinden bahsedildiğini belirten Berfin Zenderlioğlu, “Bence halkın böyle bir bakış açısı yok, hatta tam tersini görüyoruz orada. O nedenle bunların iktidarların yarattığı bir ayrımcı yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Kendisini üstün ırk olarak görmenin getirdiği bir şey bu. Sömürge sömüren durumunun yarattığı bir şey bu. Böyle değilse neden sadece Kürtçe oynayan bir gruba yer veriliyor? Böyle değilse neden bizi muhatap alıp gerekçeli bir cevap vermiyorlar” diye de ekledi.

“BU AYIBIN İÇERSİNDE DAHA FAZLA DEBELENMEK İSTEMİYORUM”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açıklamasında geri adım atmayacağını söylediğini de hatırlatan Zenderlioğlu, “Sadece seçilen bir Kürtçe oyunla böyle bir durumu işaret ettiklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Seçtikleri oyun da tırnak içinde ama konu itibariyle kendi içlerinde tartışma yaratmayacak bir oyun. Bu nedenlerle bunları açığa çıkarmamız gerekiyor, tartışmamız gerekiyor, konuşmamız gerekiyor ki normalize edebilelim, çözebilelim. Yoksa öteki türlü bu yasakları mı konuşacağız, insan haklarından mı bahsedeceğiz durmadan! Bana artık gerçekten hiç etik gelmiyor, ayıp geliyor. Ve ben bu ayıbın içerisinde daha fazla debelenmek istemiyorum” şeklinde sözlerini tamamladı. 

DİSKO 5 NO’LU OYUNUNUN KONUSU NE?

Diyarbakır 5 No’lu cezaevi vahşeti üzerine bir deneme… Bir vahşet anlatısı…

‘Disko’ (Disiplin koğuşu), Türkiye’de bilindiği üzere askeri bir işkencehanedir. ‘5 No’lu’ ise bu işkencehanenin bir halka karşı soykırım düzeyinde deneme tahtasıdır. Bir örümcek, bir sinek, bir fare, bir köpek, bir gardiyan ve bir mahkum tek vücutta dile geliyorlar. Aklın ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan insanlık dışı bir vahşeti anlatıyorlar.

Oyun metni ‘Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’ ile ilgili yazılmış anı, araştırma, belgesel çalışması ve görüşmeler kaynak alınarak yazılmış kurmaca bir metindir. Oyun, reji ve oyunculuk denemeleri, sade dekoru, ışığı ve konusuyla seyirci üzerinde çok sert bir etki yaratıyor.