Bütün yasakları yasakla!

Bir kısmı OHAL, bir kısmı “süreklileşen OHAL”de geçen Türkiye’nin 2018’inden medya ve sanat alanlarında yaşanan sansür vakalarını derledik


 

  • Türkiye, 2018’in 7,5 ayını Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması altında geçirdi. Toplam 729 gün süren ve bu süre zarfında her üç ayda bir gözden geçirilerek yedi kez uzatılan OHAL, 19 Temmuz 2018’de kaldırıldı. Ancak Resmî Gazete’de 31 Temmuz 2018’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7145 sayılı yasa ile, özgür ifadenin engellenmesini ve her alanda sansürü kolaylaştıran uygulamaların birçoğunun OHAL sonrasında da devamı sağlandı, fiilen “sürekli OHAL” ya da bir nevi “olağanlaştırılmış OHAL” evresine geçildi.

  • P24’ün derlediği listeye göre, 31 Aralık 2018 itibariyle en az 161 medya çalışanı cezaevinde. OHAL süresince yayımlanan KHK’larla kapatılan 15 haber ajansı, 20 televizyon, 25 radyo, 70 gazete, 20 dergi ve 29 yayınevine ek olarak  8 Temmuz 2018 Pazar günü yayımlanan 701 sayılı KHK ile Özgürlükçü Demokrasi, Halkın Nabzı ve Welat gazeteleri ile Avantaj TV de kapatıldı.

  • 29 Nisan 2017’den bu yana bütün dillerdeki sürümlerine Türkiye’den erişilmesi engellenen Wikipedia’ya yönelik sansür devam ediyor. İnternet yasaklarını aşmanın yolu olan VPN servisleri de sansürden nasibini aldı; Mart 2018’de Tor Project, Hotspot Shield, Zenmate, TunnelBear dahil 20 VPN servisine erişim engeli getirildi. Ayrıca 19 Eylül 2018’de TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen internet yasasının yürürlüğe girmesiyle internetten yayın yapan TV ve radyo kanallarının içerikleri RTÜK tarafından denetlenecek, lisansları RTÜK tarafından verilecek. Yasa taslağının onaylanmasından önce de durum pek farklı değildi: Mezopotamya Ajansı, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi, 1HaberVar ve Demokrat Haber, Ahval, Siyasihaber, sendika.org gibi online haber mecraları 2018’de BTK tarafından defalarca erişime kapatıldı.
  • Aralık 2017 – Ekim 2018 tarihleri arasında İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı resmi verilere göre; terör örgütü propagandası yapan, bu örgütleri öven, terör örgütleri ile iltisaklı olduğunu alenen beyan eden, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk eden, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunan, devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast eden, nefret söylemleri içeren toplam 28.544 sosyal medya hesabı ile ilgili çalışma yapıldı, tespit edilen toplam 12.423 kişi hakkında da yasal işlem yapıldı.

  • Kültür Bakanlığı’nca Eser İşletme Belgesi’nin festival gösterimleri için zorunlu koşulmasına son yıllarda sinema alanında sansürü sistematikleştirmenin ilk adımı dersek, yeni internet yasasıyla Blu TV, Netflix, Youtube kanalları gibi internet platformlarının RTÜK tarafından denetlenecek olması, ayrıca sinema, oyun ve televizyonda tütün ürünleri gösterme yasağıyla genişleyecek bu sansüre ek olarak, yeni yılda “filmlerin ticari dolaşıma veya gösterime sunulmasından önce değerlendirilmesi ve sınıflandırılması”nı kapsayacak yasa taslağının yürürlüğe girmesi söz konusu.

  • Çözüm sürecinin devam ettiği 2015 yılında PKK’nın geri çekilme sürecini ele alan Bakur filminin yönetmenleri Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel’e Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan iddianame ile “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması 29 Mayıs 2018’de Batman’da gerçekleşti. Kobanê’de DAİŞ’e karşı verilen mücadeleyi konu alan Nû Jîn belgeselinin yönetmeni Veysi Altay ve gösteriminin yapıldığı Batman Yılmaz Güney Sineması Müdürü Dicle Anter de aynı suçlamayla, yine Batman Ağır Ceza’da yargılanıyor. Her iki film hakkındaki davalar sürüyor.
  • 2017’nin sonlarında Alman LGBTİ Film Günleri’nin Ankara Valiliği tarafından iptal edilmesiyle başlayan LGBTİ+ etkinlikleri yasağı, 2018’de de sürdü. Türkiye’nin her yanında pek çok etkinlik iptal edilirken, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Onur Yürüyüşü de çeşitli kentlerde yasaklandı. Ankara Valiliği, LGBTİ+ etkinliklerine süresiz yasağın,  OHAL sonrasında da “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kamu güvenliği”, “genel sağlık ve ahlakın korunması” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” gibi gerekçelerle süreceğini açıkladı.
  • Türkiye’de Kürtçe kitap yayımlayan ilk yayınevi olan ve 23 yıldır yayın hayatını sürdüren Avesta Yayınları’nın 13 kitabı “terörle mücadele” kapsamında toplatıldı.Aram Yayınları’nın ise 2016 baharından bugüne 89 kitabıyla ilgili yasak kararı var.

  • Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’ndaki buluşması 700. hafta eyleminden bu yana yasak. 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü,  Maraş Katliamı’nın 40. yıl dönümü, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü gibi eylemler ve etkinlik programları da yıl boyunca pek çok kentte yasaklandı. Üniversite yönetimleri de valilik yasaklarını gerekçe göstererek ya da keyfi yasaklarla bünyesindeki pek çok etkinliği iptal etti. Cerattepe İçin Artvin Buluşması, Hangi İnsan Hakları Film Festivali’nin Diyarbakır programı, Kazım Koyuncu anması gibi muhalif etkinlikler, konser ve festivaller de valilikler tarafından yasaklandı.

  • Yolcu Tiyatro oyuncularından Cenk Dost Verdi sosyal medya paylaşımları aracılığıyla örgüt propagandası yapma suçlamasıyla 10 ay 15 günlük hapis cezasına çarptırıldı.  Verdi, haziran ayından bu yana cezaevinde. Müzisyen Ferhat Tunç “örgüt propagandası” suçlamasıyla ertelemesiz 1 yıl 11 ay 12 gün; Zuhal Olcay, Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle 10 ay;  Suavi, “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla 11 ay 20 gün; Erdal Güney, ‘babacığım’ ifadesi yer alan şarkısı nedeniyle yine “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Yılın son günlerinde ise Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’e bir TV programında “Cumhurbaşkanı’na hakaret, darbeye çağrı ve ölüm tehdidi”nde bulundukları gerekçeleriyle soruşturma açıldı. İki oyuncu adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

  • Başta Levent Üzümcü ve Barış Atay olmak üzere muhalif tiyatrocular ile Kürt tiyatroları, oyunlarına Türkiye’nin pek çok kenti ve sahnesinde yer bulamadı.

  • OHAL sonrasında Kürt kentlerine atanan kayyımların icraatleri 2018’de de heykel yıkmak, kültür merkezi kapatmak ya da adını değiştirmek gibi hafıza silme çalışmalarıyla geçti.

  • Çukur adlı dizide, önce bir öpüşme sahnesi sansürlendi, ardından Mehmet Güreli’nin Ömer Hayyam dizelerinden bestelediği Kimse Bilmez şarkısında geçen “şarap” sözcüğü sansürlendi. Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz adlı dizide rol alan Deniz Çakır, “alkol aldığına dair görüntülerin medyaya yansımasından rahatsız olan” yapımcı Raci Şaşmaz tarafından dizinin kadrosundan çıkarıldı. RTÜK, Kadın adlı dizide “çarpık ilişkilerin konu alındığı” ve bu durumun “toplumun milli ve manevi değerlerinin, genel ahlakın ve ailenin korunması” ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle FOX TV’ye idari para cezası verdi. Ali Atay’ın yönettiği 2017 yapımı Ölümlü Dünya adlı filmi 2018’deki döviz artışı sürecinde ekrana taşıyan ATV ise filmde geçen “Dolar olmuş 4 lira” repliğini sansürledi. Yılın TV’deki sansür olayı ise TRT1’de gösterilen Terminatör: Genesis filminde kadın gölgesinin mozaiklenmesi oldu.

  • Gezi eylemlerini organize ve finanse ettiği ileri sürülen Osman Kavala’yla birlikte hareket ettikleri” gerekçesiyle aralarında Prof. Betül Tanbay, Prof. Turgut Tarhanlı, Anadolu Kültür’den Yiğit Ekmekçi, Ali Hakan Altınay, Asena Günal ve Meltem Aslan’ın da bulunduğu 13 sivil toplumcu ve akademisyene yönelik düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alınan isimler ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırken insan hakları savunucusu Yiğit Aksakoğlu tutuklandı. İş insanı Osman Kavala’ya yönelik soruşturma kapsamında yurtdışı bağışlarıyla Gezi eylemlerine destek sağladığı iddiasıyla gündeme gelen ve iktidar yanlısı medyada hedef gösterilen Açık Toplum Vakfı, operasyonun ardından Türkiye’deki faaliyetlerini durdurma kararı aldı. Oyuncu Memet Ali Alabora hakkında da Gezi Parkı eylemleri gerekçe gösterilerek “yakalamaya yönelik tutuklama kararı” çıkarıldı.