AYŞEN GÜVEN/SUMRU TAMER
İktidarın belli periyotlarla gündeme getirdiği ‘sosyal medya düzenlemesi’ mecliste görüşülmeye devam ediyor. Bu düzenlemenin sonucunda, halihazırda devam eden sansürün internette artacağı, alanın uzmanlarınca aylardır dile getiriliyor.
AKP Hükümeti’nin, Nisan ayında yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına ilişkin önlemler içeren torba yasasıyla karşımıza çıkan ve aslında ‘sosyal medyanın kontrol altına alınacağı’ şeklinde yorumlanan teklif aylar sonra yeniden masada.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 ay önce yaptığı açıklamalarla ısıtılan düzenleme, AKP tarafından hazırlandı. Facebook, Twitter, Instagram kullanan milyonlarca kişiyi ilgilendiren sosyal medya düzenlemesinin kapsamını, meclise gelen versiyonu ile daha önce servis edilen versiyon arasındaki farkları, Almanya örneği ile benzerliklerini, ayrılıklarını ve dijital mecrada bizi nasıl bir gelecek beklediğini konunun uzmanlarına sorduk.
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz öncelikle Türkiye’de zaten kısıtlayıcı bir düzenlemenin sürdüğünü hatırlatıyor. İfade Özgürlüğü Derneği (İFOD) tarafından yayınladıkları engelli web raporuna atıfta bulunan Akdeniz şu bilgileri aktarıyor:
“Mevcut sistemde 2019 sonu itibariyle 408 bin sitenin, 130 bin URL adresi, 7 bin Twitter hesabı, 40 bin Tweet, 10 bin YouTube videosu ve 6200 Facebook içeriğinin erişime engellendiğini hatırlatmakta yarar var. Bugün meclise sunulan teklif bu kısıtlayıcı yapının üzerine kuruluyor.”
‘ALMANYA’DAKİ GİBİ DEĞİL, DÜZENLEME TÜM İÇERİK SAĞLAYICILARI, SİVİL TOPLUMU VE HABER SİTELERİNİ DE KAPSIYOR’
“Hükümet yetkilileri, ‘Almanya’da da var, Türkiye’de neden olmasın?’ diyorlar. Fakat sistemi incelediğimizde Almanya’daki yapının daha farklı olduğunu görüyoruz. Orada vatandaşların muhatap olduğu bir yasa çerçevesinde bazı içeriklerin sosyal medya platformlarından çıkartılması talep edilebiliyor. Bizde ise düzenleme sadece sosyal medya platformları ile ilgili değil ,aynı zamanda tüm içerik sağlayıcılarını, sivil toplumu ve haber sitelerini de kapsıyor. Biliyorsunuz daha önce Twitter, YouTube, Wikipedia, Sendika.Org, Siyasi Haber, Yüksekova Güncel gibi haber siteleri erişime engellendi. Bunlarla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurularla ilgili süreçler yaklaşık 5 sene sürdü. Halen -tabii çabuk unutuyoruz- Odatv, Independent Türkçe, Jin News ve Özgürüz.org gibi haber sitelerine Türkiye’den erişim engelli. Bunlarla ilgili itirazlar reddediliği için AYM’ye yapılan başvurular henüz sonuçlanmadı ve muhtemelen de 3-5 sene sürecek.”
‘HÜKÜMET USULSÜZLÜK VE YOLSUZLUK HABERLERİNİ TOPTAN KALDIRTABİLECEK’
“Yeni yasa teklifinde kağıt üzerinde bazı kozmetik değişiklikler yapılıyormuş gibi göründüğüne fakat bu değişikliklerin ifade özgürlüğünü ciddi bir şekilde etkileyeceğine dikkat çeken Yaman Akdeniz, bu durumu şöyle anlatıyor: Örneğin ifade ve basın özgürlüğünü ciddi etkileyecek bir değişiklik var burada; ‘kişilik haklarının ihlali ve hakaret’ gibi içeriklerle ilgili taleplerde Sulh Ceza Hakimlikleri mevcut düzende sadece erişim engelleme kararı verebilirken, yeni düzenlemede içeriğin yayından çıkartılmasına da karar verebilecek. Bu şu anlama geliyor, haber sitelerinin, mesela Susma24 Platformu’nun, bundan önceki yıllarda yayınlamış olduğu haberlerin yani arşivin sadece erişime engellenmesi değil aynı, zamanda bu haberlerin çıkartılması ve tamamen kaldırılması da mümkün olacak. Dolayısıyla mevcut yapıda hükümet, siyasi geçmişini ortaya çıkartan, usulsüzlük ve yolsuzluk haberlerini toptan kaldırtabilecek. Geriye dönük bir araştırma yaptığımız zaman biz, bir gün 17-25 Aralık’la ilgili herhangi bir habere ulaşamayacağız veya sadece tek taraflı, yandaş dediğimiz, hükümete yakın haber sitelerinin haberlerine ulaşabileceğiz. Meclise sunulan yasa teklifinin ilk ayağı bu şekilde.”
‘SOSYAL MEDYA PLATFORMLARI TAMAMEN ENGELLENMEYECEK FAKAT TÜRKİYE’DE KULLANILAMAZ HALE GELECEK’
Teklifin ikinci ayağında ise sosyal medya ağlarını zorunlu olarak Türkiye’ye getirmeye çalışan bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu belirten Akdeniz, buna uygun davranılmadığında ciddi para cezalarıyla karşı karşıya kalınacağını da vurguluyor ve “Türkiye’de bir temsilciniz olmak zorunda, eğer olmazsa toplam 40 milyon TL’ye kadar bir para cezasıyla karşılaşacaksınız deniliyor” bilgisini de ekliyor. Akdeniz ayrıca şirketlere reklam yasağı da getirileceğini ve Türkiye’de reklam vermelerinin engelleneceğini belirtiyor. Akdeniz’e göre para cezasından daha vahim olan durum şu şekilde:
“Sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği, bant genişliği öncelikle yüzde elli sonrasında yüzde 90 daraltılarak engellenecek. Yani tamamen bir engellemeyle karşı karşıya kalmayacağız fakat bu platformlar Türkiye’de kullanılamaz hale gelecek. Mesela siz tweet atacaksınız ya da YouTube videosuna bakmaya çalışacaksınız, ama video bir türlü yüklenmeyecek. Yani biz ne video seyredebileceğiz, ne tweet’imiz gidecek ne de tweetler önümüze düşecek.”
‘CAN DÜNDAR VE BARBAROS ŞANSAL’IN HESAPLARINA ERİŞİM ENGELİNİ UYGULAMAK ZORUNDA KALACAKLAR’
Sosyal medya ağlarının Türkiye’ye gelmeleri durumunda da başka yaptırımlarla karşılaşacaklarını dile getiren Prof. Akdeniz, “kendilerine tebliğ edilen bütün Sulh Ceza Hakimliği kararlarını uygulamak zorunda kalacaklar” uyarısında bulunuyor. Akdeniz bu konuyu da örneklerle anlatıyor:
“Yarın öbür gün Susma24 Platformu’nun Twitter hesabının kapatılması ile ilgili bir karar şirketlerin önüne düştüğü zaman, bunu uygulamak zorunda kalacaklar. Mesela bugün itibariyle Can Dündar’ın Barbaros Şansal’ın hesaplarıyla ilgili erişim engelleme kararlarını Twitter, kendi iç politikalarına aykırı olmadığı için uygulamıyor. Fakat, Türkiye’de ofis açarlar ve yasal temsilci bulundurmak zorunda kalırlarsa bütün bu kararları uygulamak zorunda kalacaklar. Eğer uygulamazlarsa da “doğan zararların tazmin edilmesinden de sorumludurlar”deniliyor tasarıda. Bu nedenle haklarında birçok dava açılacak ve bu davalara muhatap olmak zorunda kalacaklar.
Dahası kullanıcılarla direkt muhatap haline gelecekler. İlk bakışta bunun kötü bir şey olmadığı düşünülebilir. Şirketler, kullanıcılardan gelen talepleri 48 saat içinde olumlu ya da olumsuz cevaplamakla yükümlü olacaklar. Bu da ciddi bir altyapı sistemi kurmalarını gerektiriyor. Bunu kurduklarını farz edelim Bu defa da talepleri reddettikleri zaman zaten o kullanıcılar Sulh Ceza Hakimlikleri’ne başvuracaklar. Böylece ikinci aşamada önlerine gelen kararları uygulamak zorunda kalacaklar.”
ANONİM HESAPLAR İÇİN TEHLİKE
Teklifteki bir başka tehlikeye daha dikkat çeken Yaman Akdeniz, kullanıcıların kişisel verilerinin sağlayıcılar tarafından Türkiye’de tutulmak zorunda olduğunu aktarıyor. Akdeniz’e göre bu da yetkili mercilerin, sadece yargı mercilerinin değil; BTK da dahil olmak üzere kullanıcıların verilerine ulaşmalarını sağlayacağını belirtiyor. Akdeniz, “Zaten bu kısım tasarıdan çıkartılmış olsa dahi, yasal temsilcilikleri Türkiye’de olduğu sürece kullanıcıların verilerine ulaşmaları mümkün olacak. Bu ne anlama gelir derseniz? Anonim hesapların veya yumurta kafa, parodi dediğimiz hesapların arkasında kim olduğunu öğrenmelerine de olanak sağlayacak. Dahası bunun oluşturacağı dondurucu ve korkutucu iklimde çok sayıda kişinin hakkında ceza soruşturması ve ceza davalarının açılmasını mümkün kılacak.” diye anlatıyor.
‘BU TEKLİFİ KATEGORİK OLARAK REDDEDİN!’
Prof. Dr. Yaman Akdeniz, sosyal medya platformlarına ve muhalefet partilerine de şu mesajı veriyor: “Bu teklifi kategorik olarak reddedin! Yani içeriğini hiç tartışmadan reddedin. Reddedin, çünkü bunun içinde herhangi bir pozitif düzenleme veya iyi herhangi bir şey yok. Dolayısıyla bunun içeriğinin daha fazla tartışılmadan reddedilmesi gerekir. Eğer ki sosyal medya platformları Türkiye’ye gelir ve bu sistemi kabullenirlerse o zaman Türkiye’deki yargı sisteminin bir parçası olacaklar ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecine de ciddi zarar verecekler.”
‘PLATFORMLARDAN SANSÜRÜN RESMİ TEMSİLCİSİ OLMALARI BEKLENİYOR’
Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği (TBİD) ve Korsan Parti Hareketi’nden Şevket Uyanık, 5651 sayılı kanunun temellerinin 2007 yılında atıldığını, 2014 yılında kanunlaştığını ve şimdi ona bazı yamalar yapıldığını vurguluyor. Temelinde anayasaya ve ifade özgürlüğüne aykırı çok sayıda maddenin bulunduğunu söyleyen Uyanık, teklifin kanunlaşması halinde ‘internetin Türkiye’de tamamen bitirileceğini söyleyebiliriz’ diyor.
Uyanık, değerlendirmesine şöyle devam ediyor:
“Teklifte içerik kaldırma ve engelleme gibi bir madde mevcut. 2014 yılındaki yasada içerikleri değil URL’sinin engelleneceği söyleniyordu fakat bu yapılmadı. Birçok haber organı, medya kuruluşu ve kişisel hesap tamamen engellendi. Wikipedia 2.5 yıl erişime engelli şekilde kaldı bu ülkede. Bu nedenle bizi çok daha kötü günlerin beklediğini söyleyebiliriz. Öte yandan bir de temsilcilik mevzusu var. Hali hazırda bu platformların -STK’ların- görüştüğü temsilcileri vardı ve isimleri kamu politikaları direktörü gibi geçerdi. Şimdi ise platformlardan resmi ofis açmaları talep ediliyor ve açıkçası sansürün temsilcisi olmaları bekleniyor.”
‘DAHA FAZLA FİŞLENECEĞİZ’
Korsan Parti Hareketi olarak bu konularla ilgili 2011 yılından beri mücadele ettiklerini ve 2014’deki süreçte de yapılmak isteneni ilk duyuran olduklarını söyleyen Uyanık, bu noktada geçmişi bilmenin önemine dikkat çekiyor ve şunları ekliyor:
“O dönemde de internetin sonunun geldiğini söylemiştik ve şimdi dozu daha da artırdılar. Şimdi ne olacak? Daha fazla kısıtlanacağız, internet daha da sansürlenecek ve en önemli noktalardan biri daha fazla fişleneceğiz, soruşturmalar daha da artacak. Çünkü, veri yerelleştirme durumu var. Bu taslağa göre Twitter ve Facebook gibi Amerika’lı sosyal medya şirketleri, kullanıcılarının verilerini Türkiye’de tutmalı. Böylelikle Sulh Ceza Hakimlikleri ya da Emniyet kullanıcı verilerine kolaylıkla ulaşabilecek. Bunun gözetim anlamında endişe verici bir durum olduğunu söyleyebiliriz.”
‘ALMANYA TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ UYGULAYAN BİR ÜLKE, TÜRKİYE ÖYLE DEĞİL’
Bu tartışmaları ‘Netflix engellenmesin’ gibi bir noktaya indirgemenin yanlış olduğunu da belirten Uyanık, “Bu çok daha derin, anayasaya ve ifade özgürlüğüne aykırı, daha temel dertleri olan bir mevzu. Bunu böyle düşünmek gerekiyor. Bir taraftan da Almanya ile karşılaştırma yapılıyor. Fakat alakası yok çünkü iki farklı ülke söz konusu. Almanya temel hak ve özgürlüklerini tamamen tanımlamış ve uygulayan bir ülke. Türkiye öyle değil. Onun dışında ‘unutulma hakkı’ndan bahsediliyor ki bu da tamamen yanlış bir yaklaşım. ‘Unutulma hakkı’, Avrupa’da, genel veri koruma yasasıyla ortaya çıkan bir durum ve Türkiye’de bir ya da iki tane emsal karar var bununla ilgili. Fakat burada istenen, hükümete karşı yapılan eleştirinin internet arama motorları üzerinden yok edilmesi, tamamen kaldırılması anlamını taşımakta” diyerek Yaman Akdeniz’in de vurgulamış olduğu konunun altını çiziyor.
‘DİJİTAL EYLEMLER YAPACAĞIZ’
Hem Korsan Parti Hareketi olarak hem de Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği olarak bu konulardaki çalışmalarını arttırarak sürdüreceklerini belirten Şevket Uyanık, Bilgisayar Mühendisleri Odası, Alternatif Bilişim Derneği gibi kurumlarla birlikte dijital eylemler yapacaklarını da ifade etti. “İnternet kültürü evrensel bir kültür” diyen Uyanık, “Bunun yerelleştirilmesi gibi bir durum söz konusu bile olamaz. ‘Genel ahlaka’ ve ‘kamu adabına’ aykırılık sansüre bahane edilemez. Sansürün zaten bir bahanesi olamaz. Zaten bildiğimiz gibi şu anda Türkiye’de 400.000’den fazla internet sitesi erişime engellenmiş durumda. 100.000’lerce URL, 10.000’lerce tweet ve video engelli durumda. Türkiye’nin sansür karnesi de 2007’den bu yana oldukça zayıf. O yüzden mücadele etmeli ve sesimizi çıkarmalıyız. ‘VPN kurar yine internete gireriz’ gibi basit bir duruma indirgemememiz gerekiyor” diyerek karşımızdaki tablonun ciddiyetine yeniden dikkat çekiyor.
‘BTK VE YARGIDAN ÇIKAN KARARLAR SİYASİ VE KARARLARIN HUKUKA UYGUNLUĞU TARTIŞMALI’
Evrensel Gazetesi Bilgi Teknolojileri Yazarı İsmail Gökhan Bayram, 2019’da 10 binlerce sitenin engellendiğini fakat bu sürece dair ‘şeffaflık’ olmadığı için bu rakamın sadece tespit edilebilen rakam olduğunu, birçok erişim engelinin tespit edilemediğini belirtiyor.
Bayram, var olan bu şartlara dikkat çektikten sonra teklifi ifade özgürlüğü bakımından ele alıyor: “Meclisin önüne gelen sosyal medya yasası bu mekanizmaları daha geniş ve daha güçlü bir şekilde sosyal medyaya uygulamanın pratiklerini içeriyor. Bu yasa, sosyal medya temsilcilerini Türkiye’de temsilci atamaya zorunlu bırakıyor. Bu durum, temsilci atayanlar açısından mali bir yükümlülük getiriyor. Fakat bu mali yükümlülük bizi çok ilgilendirmez, çünkü bu devletle şirketlerin arasında. Esas mesele burada bu temsilciliğin bizim ifade özgürlüğümüzün sınırlarını ne kadar belirleyebileceği. BTK ve yargıdan son yıllarda çıkan kararlara baktığımızda, burada siyasi ağırlık ve hukuka uygunluğu tartışmalı kararlar görüyorsak, böyle ilişkilerin gelişmesinin bizim ifade özgürlüğümüze olumsuz yansıyacağı aşikardır.”
‘UNUTULMA HAKKI PARAVAN OLARAK KULLANILARAK GEÇMİŞ HABERLERE SÜNGER ÇEKİLECEK’
Yeni yasa taslağındaki ‘özel hayatın korunması’ üzerinden tartışılan kısmına da dikkat çeken İsmail Gökhan Bayram şunları söylüyor: “Bu kısım da yine benzer sansür kaygılarını gündeme getiriyor. Özel hayatın gizliliği haber alma hakkının üzerine ne zaman basar, haber alma hakkı özel hayatın gizliliğinin üzerine ne zaman basar? Peki bu konularda mahkemeler ne gibi kararlar verir, nereden yana kararlar verir? Yasa taslağındaki özel hayatın korunması ile ilgili kısım, ‘unutulma hakkını’ paravan olarak kullanarak, geçmişte haber değeri taşımış olayların üzerine ciddi bir sünger çekilmesi olasılığını getiriyor. Ve mevcut haliyle bu yasanın internette hakları ve özgürlükleri ileri götüreceğini değil daha fazla gerileteceğini, daha fazla sansür getireceğini düşünüyorum.”