‘Müzisyen ve Tiyatrocular Özelinde Kürt Sanatçılara Yönelik Hak İhlalleri İzleme Çalışması’ raporu yayımlandı

İsmail Beşikçi Vakfı’nın hazırladığı rapor, sanatlarını Kürtçe icra eden müzisyen ve tiyatrocuların karşılaştıkları hak ihlallerinin yasal, siyasal ve kültürel boyutlarını analiz ediyor


İsmail Beşikçi Vakfı, sanatlarını Kürtçe icra eden müzisyen ve tiyatrocuların karşılaştıkları hak ihlallerinin yasal, siyasal ve kültürel boyutlarını analiz eden ‘Müzisyen ve Tiyatrocular Özelinde Kürt Sanatçılara Yönelik Hak İhlalleri İzleme Çalışması’ başlıklı raporu yayımladı.

Rapor özellikle ve sadece Kürt sanatçıların karşılaştıkları hak ihlalleriyle ilgili bir çalışma olması sebebiyle, kültür ve sanat alanında karşılaşılan ihlallere dair daha önce yayımlanmış raporlardan farklılaşıyor ve kendi alanında ilk olma özelliği taşıyor.

Çalışmada, 1991 yılında Kürtçe üzerindeki yasağın kısmi olarak kaldırılmasının ardından Türkiye’de sanatlarını icra etme olanağı bulan Kürt sanatçılar ve bu sanatçılar ile yapılan mülakatların önemli kısımları yer alıyor.

Raporda ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve çalışmanın da kuramsal çerçevesini belirleyen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, Her Biçimiyle Irksal Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Uluslararası Sözleşmesi (IAOKS), UNESCO Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi, UNESCO Sanatçının Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası belgeler de tanıtılıyor.

“OHAL İLANI VE COVID-19 PANDEMİSİ SONRASINDA KONSER, FESTİVAL VE DİĞER ETKİNLİKLER YOLUYLA SANAT İCRASI İMKANI NEREDEYSE KALMADI”

Rapor, 2016 yılında ilan edilen OHAL ile Kürt kültür ve sanat alanında faaliyet gösteren birçok dernek, özel tiyatro, sanat atölyesi ve benzeri kurumun kapatılması sürecini ve yaşanan sorunların yasal düzenleme ve kültür politikalarından kaynaklı nedenlerini de analiz ediyor.

Raporda OHAL döneminde ve sonrasında belediyelerin kültür ve sanat birimleri başta olmak üzere Kürtçe sanat faaliyeti yürütülen neredeyse bütün kurumlara kayyım atandığından ve Kürtçe sanat icrasının neredeyse imkansız hale getirildiğinden sıklıkla bahsediliyor. Ayrıca çıkarılan KHK’lar ile birçok özel tiyatronun kapatıldığına, kostüm ve afişler dahil bütün eşya ve malzemelerine el konulduğuna vurgu yapılıyor. Bütün bunlara ek olarak rapor, pandemi ile beraber de konser, festival ve diğer etkinliklerin yapılamaması nedeniyle birçok sanatçının sanatını icra edemediğini ve geçimini sağlayamayarak ekonomik sıkıntılar yaşadığının altını çiziyor.

“KÜRTÇE’NİN KULLANIMI BİR TEHDİT VE SUÇ OLARAK GÖRÜLÜYOR”

Rapordaki önemli noktalardan bir tanesi, Kürtçe müzik icra eden sanatçıların Kürtçe’nin yanı sıra Türkçe de kullanmalarının sebebi olarak sadece Kürtçe müzik yaptıklarında ya da oyun sahnelediklerinde mekân sahiplerinin, dinleyicilerin, festival/konser organizatörlerinin kendilerine baskı yaptığını dile getirmesi. Rapor, sanatçıların sanatlarını icra etmek için halihazırda son derece kısıtlı olan imkanların da (mekân vs. gibi) ellerinden gitmemesi ve geçimlerini sağlayabilmeleri için sanatlarını sadece Kürtçe olarak değil Türkçe’yi de katarak icra ettiklerini vurguluyor.

Raporda mekân sahiplerinin ve müzik şirketlerinin ekonomik sömürüsü; ayrıca bu aktörlerin icra edilen işin içeriğine karışma çabası ve işyerlerinde karşılaşılan ayrımcılıklar da altı sıklıkla çizilen konular olarak yerini alıyor.

Raporun en önemli noktalarından biri de kamu otoritelerinin, ulusal medya kuruluşlarının ve sanat kurumlarının sahne ve mekân gibi taleplerine dair bir çözüm üretmemiş olması, hatta yeni yasaklamalarla bu taleplerin karşılanmasını daha da imkânsız kılacağının öngörülmesi.

Raporun sonunda, devletin sanatı ve sanatçıyı destekleme konusunda taahhüt ettiği yükümlülükleri yerine getirmemesi ve yasaların keyfi olarak uygulanmasından kaynaklı olarak sanatçıları hak ihlallerine maruz bıraktığı tespiti yapılıyor. Raporda, bahsi geçen hak ihlallerinin giderilmesi ve Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalardaki yükümlülüklerini yerine getirilmesi amacıyla önemli öneri ve tavsiyeler yer alıyor. Ayrıca devletin, Kürtçe sanatı tanıyan ve gelişimini hedefleyen bir kültür politikasına sahip olmadığı, devlet dışı aktörlerin de devletin politikasına paralel bir tutumları olduğu da dile getiriliyor.

Rapora buradan ulaşabilirsiniz.