Müzisyenler anlatıyor (IV): “‘Müzik Susmasın’ projesinin kapsamı genişletilsin, süresi uzatılsın;” “Bugünleri unutmayacağız!”

Yazı dizimizin başlığındaki üç sözcükten birini “dayanışma” olarak belirlememizin başat sebeplerinden biri müzisyenlerin ve kimi örgütlenmelerin pandemi boyunca dayanışmaya atfettikleri önemdi. İzmir Müzisyenler Derneği adına konuştuğumuz Meltem Karasu da benzer noktalara dikkat çekiyor ve anlattıkları dayanışmanın önemini belirginleştiriyor. Müzisyen Onur Olgun ise sanatçıların bu süreçte “anlamak – anlatmak – yaşamaya çalışmak” üçgenine nasıl sıkıştıklarını bizimle paylaşıyor


AYŞEN GÜVEN

“Salgın, Yalnızlık, Dayanışma” başlıklı yazı dizimizin dördüncü bölümünde “dayanışma” başlığının altını yeniden çiziyoruz. İzmir Müzisyenler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Meltem Karasu derneklerinin yıllardır devam eden faaliyetlerinin salgında müzisyenler için psikolojik ve ekonomik destek sağlamak, sağlık hakkına erişimde kolaylaştırıcı olmak, iş imkanları konusunda aracılık etmek gibi konulara odaklanarak sürdüğünü anlatıyor. Sadece 1000 müzisyenle bizzat iletişime geçerek sorunlarını öğrenip çözüm aramaları, “askıda kira/fatura” çalışmaları bile ortada nasıl bir emek ve çaba olduğunu bize göstermeye yetiyor. Rotamızı İstanbul’a çevirdiğimizde ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na atıfla “destek projelerinin çözüm olamayacağını” düşünen, ancak müziğin toplumsal bir hafıza olduğunu hatırlatan solist Onur Olgun (Ne Münasebet Grubu solisti) karşımıza çıkıyor. Bu bölümde mikrofon onlarda. 

Müzik sektörünün sahne arkası salgın günlerinde daha fazla görünür hale geldi. Peki sektörün sorunları sadece salgınla gelişen şartlarla mı ilgiliydi? İzmir Müzisyenler Derneği olarak hem müzisyenliğe dair hem de sektöre dair gözleminiz nedir?

Müzik ve sahne emekçileri Covid-19 pandemisi öncesinde de genellikle kayıt dışı çalışan bir meslek grubuydu; öncelikle bunu belirtmek gerekir. Sigortasız ve güvencesiz çalışma, sağlıksız koşullarda işin sürmesi, gece çalışmaktan kaynaklanan düzensiz uyku, beslenme sorunları, alkollü ve stresli ortamlar gibi nedenlerle zaten beden ve ruh sağlıkları olumsuz yönde etkilenmekteydi. Müzisyenler ve sahne emekçileri ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlarla her zaman mücadele etmek zorundalardı yani. Bu tablonun üzerine pandeminin getirdiği yasaklar da eklenince bu meslek grupları bir yılı geçkin bir süredir bir işsiz kaldı. Gündelik ihtiyaçlarını ancak karşılayabilen, işsizlik güvencesi ve birikimi olmayan bu insanlar geçtiğimiz bir yıl boyunca zaten yetersiz olan gelirlerini de tamamen kaybettiler.

“İZMİR DEPREMİYLE MÜZİSYENLER İÇİN BİR DE EVSİZLİK SORUNU DOĞDU”

Meltem Karasu

Derneğe ulaşan kişiler ve vakalar ışığında müzisyenlerin hayatında pandemi dönemiyle değişen ya da kayıp olarak tanımlanabilecek neler yaşandı? 

Bu süreçte çaresizlik içinde birçok dostumuz ev eşyalarını, müzik aletlerini satarak evinin erzak ihtiyacını karşılamaya çalıştı. Ödenemeyen kiralar nedeniyle birçok kişi evinden ayrılmak zorunda kaldı. Hasta ya da engelli yakını olanlar, onların tedavi süresince gerekli bakımı sağlayamadı. Şehir dışında çalışan bazı sokak müzisyenler evlerine geri dönemediler ve barınma imkânı da bulamadılar. Birçok müzisyen evini kapatarak ailesinin yanına döndü. Kendi aileleriyle birlikte düşününce bir kişinin emekli maaşı neredeyse iki aileye yetmeye çalıştı. Bu durumun ardından İzmir depreminin yaşanmasıyla onlarca kişinin çadırlarda yaşamak zorunda kalması da işsizlik ve yoksulluğun pençesinde mücadele veren müzisyenlerin baş etmesi gereken bir sorunu daha doğurdu: evsizlik. 

Haziran 2020’nin ortasında normalleşme süreci kısmen de olsa başladı ancak bu dönemde de işsiz kalan müzisyenlere yeterli istihdam sağlanmadı. Düğünler yeniden yasakların başlayabileceği kaygısıyla ve saat kısıtlamasıyla yapıldı. Canlı müzik hemen hemen sürekli yasak olduğu için bu normalleşme süreci de müzisyenler için bir rahatlamaya sebep olmadı. Eğlence mekânlarının üçte bir kapasite ile çalışması hem iş yerleri hem müzisyenler açısından büyük gelir kayıplarına neden oldu. 

“SOKAK MÜZİSYENLERİNİN SAYISININ ARTMASIYLA KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GELİR AZALDI”


Peki sokak sanatçıları, müzisyenleri için hep daha zor olan şartlar pandemide nasıl sonuçlar doğurdu? 

Sokak sanatçıları da pandemiden en ağır şekilde etkilenenlerden. Her ne kadar mekânlar  kapandığında bir süre sokak performansları yapma imkânı olsa da yasaklar nedeniyle sokaklarda, Kıbrıs Şehitleri Caddesi gibi, Karşıyaka Çarşı gibi sokak sanatları icra edilen ana caddelerde, metrolarda, halka açık alanlarda artık eski yoğunluk ve insan trafiği olmadığı için ciddi bir gelir kaybı söz konusu oldu. Aynı zamanda mekânlarda çalışan müzik emekçileri de sokak müziği yapmaya başladıkları için sokak performansı sergileyen müzisyen sayısının artmasıyla kişi başına düşen gelir de azaldı.

Derneğiniz salgının başlamasıyla kurulan bir yapı değil. Öncesinde ne gibi faaliyetler yürüttüğünüzden bahseder misiniz?

İzmir Müzisyenler Derneği olarak, üyelerimizin ve yol arkadaşlarımızın katıldığı bir dayanışma ağı kurmuştuk zaten. Mülteciler, müzisyenler ve özellikle tek başına veya çocuklarıyla yaşam mücadelesi veren şiddet mağduru kadınlar, yoksul aileler, hasta ve engelliler ile yakınları ve  depremzedeler başta olmak üzere dezavantajlı gruplarla imkânlarımız ölçüsünde sosyal ve ekonomik bir dayanışma içindeyiz. İMD Dayanışma Ağı, 2015 yılı itibariyle mültecilerle dayanışmak için oluşturulduysa da tüm bu süreç boyunca ulaşabildiğimiz tüm ihtiyaç sahipleri ile bir sosyal dayanışmaya evrildik.

“PANDEMİNİN BAŞINDAN BU YANA 1000 MÜZİSYENLE TEK TEK İLETİŞİM KURDUK”

Salgın döneminde nasıl bir imece oluşturduğunuz, ne gibi destekler ulaştırabildiniz insanlara?

İzmir’de yaşayan ve pandemide işsiz kalan müzisyenlerden Mehmet Mert El eylemlerde unutulmuyor

Pandemi sürecinin başından itibaren İzmir’de yaklaşık 1000 müzisyenle tek tek iletişim kurarak telefon görüşmesi yaptık. Dernek gönüllülerinin desteğiyle oluşturduğumuz bütçelerden kira,  erzak, fatura vb. yardımı yaptık; doğum yapacak olanların, evinde acil hastası olanların masraflarına destek olarak en azından bir dayanma gücü sağlamaya çalıştık. İş arayanlara iş imkânı sağlayacak yeni kanallar oluşturduk. İletişimde olduğumuz kurumlar aracılığıyla sağlık hizmeti, psikolojik destek, hukuki ve sosyal destek başta olmak üzere insanların yararlanmasını sağladık.

İzmir Müzisyenler Derneği olarak pandemi boyunca ülke genelinde müzik ve diğer sanat dallarından kültür-sanat emekçileri ile bir araya gelerek çeşitli eylem, etkinlik ve sosyal dayanışma pratikleri ördük. Müzisyenlerin hak taleplerini ifade etmelerini sağlayacak dernek ve yapıların oluşumunun İzmir bölge sorumluluğunu üstlendik. Ve yine yardım ve dayanışma amaçlı olarak imkânlar yaratmaya çalıştık.

İzmir’deki müzisyenlerin sayısının toplamda yaklaşık 5000 olduğunu söylemek mümkün. Elimizden geldiğince müzisyenlerle çalışan diğer dernek ve kurumları da harekete geçirerek genel bir farkındalık yaratmaya, pandeminin getireceği yükleri öngörerek uzun vadeli bir dayanışma ve yardımlaşma zemini kurmaya ikna etmeye çalışıyoruz.

MÜZİSYENLER İÇİN ASKIDA KİRA/FATURA

Bu pratiklere örnek verecek olursak; halihazırda oluşturduğumuz listelerde acil durumda olan müzik emekçileri için askıda kira/fatura çalışmasını başlatmıştık. Artık ekonomik olarak dayanma gücü kalmayan müzisyen sayısının artmasıyla söz konusu çalışmayı daha yaygın ve sistemli hale getirmeye çalışıyoruz. Zor durumda olan elektriği, suyu, doğalgazı, telefonu kesilen müzisyenler faturalarını derneğimize ulaştırıyor. Bunları sosyal medya hesaplarımızda ve gruplarımızda paylaşarak dayanışarak ödüyoruz. 

Yerel yönetimler ve başkaca yetkili kurumlar bu  dayanışmanılara katkıları oluyor mu varsa neler onlar? 

Müzisyen arkadaşlarımız işsizlik nedeniyle çok zor durumdalar. Bu yapılan çalışma elbette yeterli değil. Öte yandan “askıda fatura- askıda kira” için sadece dernek olarak çalışma yürütüyoruz. Ödenen Faturalar şimdiye kadar 700 e yaklaştı. 100 den fazla müzisyen aileye alışveriş kartı, erzak ve nakdi destek verdik. Durumları çok çok kötü olanlarla İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal projeler Daire Başkanlığı ilişkilendirildi. Ev eşyasından mali destek her konuda yardımcı olma sözü verdiler.

Belediye erzak desteği veriyor. Şimdilik 500 müzisyenle konser etkinlikleri oldu. Hazirandan sonra açılma durumuna göre yeni etkinlikler olacak. 1000 müzisyenle konserler düşünülüyor. Ayrıca konser organizasyonları ile hizmet alımı sağlayarak gelir oluşturmaya çalışıyoruz. Yakın zamanda derneğimiz Instagram hesabı üzerinden yasal izinler alındıktan sonra konserler düzenleyerek müzisyenlere ek bir gelir imkânı da sağlayacağız. Kime dokunabilirsek bunu kâr saydığımız zorlu bir süreç.

Bu dönem ayrıca Kızılay gibi yardım kurumları başta olmak üzere yerel yönetimlerle de iletişime geçerek müzisyenlere yönelik destekte bulunmalarını sağlamaya çalışmaktayız.

İzmir Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla 2020 Nisan ve Temmuz aylarında 500’den fazla müzisyene ikişer kez erzak koli dağıtımı yaptık. İzmir’de Çiğli, Karşıyaka, Karabağlar ve Konak İlçe Belediyeleri’nin müzisyenlere yönelik erzak dağıtımını sağladık. Yine bu sene İzmir Büyükşehir Belediyesi müzisyen dernekleri aracılığıyla 1000 müzisyene erzak ve hijyen paketi desteği verildi. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı dahil birçok kurumla aylardır görüşmeler yapılıyor. Aralık 2020’de bizim de dahil olduğumuz 23 kurumla telekonferans gerçekleştiren Kültür Bakanlığı, kayıt dışı -güvencesiz- çalışan müzisyen için yapılacak olan “#müziksusmasın” adlı kampanyayı başlattı. Bildiğiniz gibi başvuru sürecinde Bakanlığın verdiği bilgiye göre 31000 müzisyen destek almaya hak kazandı. Ayrıca bu desteğin süresi 4 aydan 5 aya çıkarıldı. Elbette tarz çalışmalar müzisyenler için bir nefes olsa da daha kalıcı ve etkili çözümlere ihtiyaç var.

“İNTİHARLARIN NEDENİ SALT PARASIZLIK OLARAK AÇIKLANIRSA EKSİK OLUR”

Son zamanlarda peş peşe müzisyen intiharları haberleri alır olduk. Kayıtlara geçen ve hayatına son veren müzisyenlerden üç isim İzmir’deydi. Bu çok acı kayıplar yazık ki müzisyenlerin içinden geçtiği zamanları daha çok konuşulur hale getirdi. Siz intiharlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Mutlaka ekonomik açmazlar büyük bir neden fakat intiharların arkasında başka nasıl nedenler var? 

Mesleğini, sanatını icra edememek, müzikten uzak kalmak, kendi emeğiyle ekmeğini kazanamamak ve yaşamın anlamını yitirmek; bir yandan da sosyal destekten, asgari geçim standardından ve insani yaşam koşullarından uzakta çaresizlik duygusuyla baş etmek müzisyenlerin ruhunda derin yaralar açabiliyor. Ekonomik nedenler çok önemli ama intiharların nedeni salt parasızlık olarak açıklanırsa eksik olur. Belirsizlik, çaresizlik, umutsuzluk, terk edilmişlik, amaçsızlık da insanların içindeki yaşam şevkini kırıyor. Baş etme gücü ve direnç kırılması yaşanıyor. Var olan travmalar daha da tetikleniyor. Sosyal devlet sanatı ve sanatçıyı korumakla yükümlü iken, müzik emekçileri eşe dosta el açmak zorunda bırakılmış olmanın üzüntüsünü yaşıyor. Yaşam şartları arkadaşlarımızda bunalımlara yol açmış oluyor.

“MÜZİK SUSMASIN PROJESİNİN KAPSAMI GENİŞLETİLSİN, SÜRESİ UZATILSIN”

Çalışmalarınız gösterdikleri ve üyelerinizin aktardıkları ışığında sizin vesilenizle durulmasını istediğiniz ihtiyaç ve talepler neler?

  • Kültür Bakanlığı tarafından müzisyenlere destek amaçlı başlatılan ‘Müzik Susmasın’ projesinin kapsamının genişletilmesini ve bu yardımların yıl sonuna kadar uzatılmasını istiyoruz. 
  • Bu süreçte işsiz kalan müzisyenler dahil herkese asgari ücret tutarında maaş bağlanmasını talep ediyoruz. 
  • İşsizlik ödeneğinin iyileştirilerek süresinin pandemi sonuna kadar uzatılmasını talep ediyoruz.
  • Bir an önce mekânların gerekli önlemler alınarak açılmasını, vergi ve SGK’dan muaf tutulmasını, kira desteği ve istihdamı teşvik edici sosyal politikaların uygulanmasını, insanların ekmeklerini kazanır hale gelmelerinin sağlanmasını istiyoruz.
  • Bundan sonraki süreçlerde de kayıt dışı çalışmaya karşı tüm sanatçıların ve diğer sektörlerdeki işçi ve emekçilerin sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmasını, sigortalılığı kolaylaştırıcı ve teşvik edici düzenlemeler yapılmasını talep ediyoruz.
  • Son olarak sanatı ve sanatçıyı koruyan, sanatını icra ederek ekmeğini kazanmasını sağlayan program ve projelerin uygulanmasını istiyoruz (Dijital konserler, hizmet alımları gibi).
“HEM ANLATMAYA HEM YAŞAMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Onur Olgun Ne Münasebet adını verdikleri grubun kurucularından ve aynı zamanda solisti. 2020’nin Mart ayından 2021’nin 25 Mart’ına kadar hiç sahneye çıkmadıklarını söyleyen Olgun, sahnede olma hissini 25 Mart’ta Moda Sahnesi’nde gerçekleştirdikleri konserde yeniden deneyimlediklerini anlatıyor. Bu konser deneyiminin de tüm grup üyeleri için oldukça eğlenceli ve keyifli geçtiğini aktaran müzisyen, “Ancak seyirciyi karşınızda göremeyince sahnede olmak pek de sahnede olmak gibi hissettirmiyor açıkçası. Karşınıza kurulan kameraların lenslerine bakmak, dinleyicinizle kurduğunuz göz göze bağdan çok uzak elbette” diye de ekliyor. 

Onur Olgun

Konservatuvar eğitimi sırasında piyano dersleri almış olan Onur Olgun, salgın yasaklarıyla gelen konsersiz zamanları eğitmenlik yaparak atlatmaya çalışmış. Pandemi öncesinde de sadece konserlerden gelecek gelirle geçinmenin pek olanaklı olmadığını belirten Olgun, “‘Ünlü’ olmadığınız şartlarda grup müziği yaparak, hayatınızı konser gelirleriyle idare ettiremezsiniz. Şan dersleri ve bir oyunculuk okulunda verdiğim derslerle hem günlük yaşantımı hem de grup için gerekli giderleri kazanmaya çalışıyordum bugüne kadar. Pandemi sırasında dersler ve konserler iptal oldu. Okul ise online olarak devam ediyor” diyor.  

Eğitimde fırsat eşitsizliğini ve işsizliği sorgulamak gerektiğini söyleyen Olgun, “Ancak biz müzisyenlerin şu an bu temel meseleleri tartışacak vakti yok. Yaşamını nasıl sürdüreceği, geçimini nasıl sağlayacağı soruları tüm diğer şeyleri yapmaya fırsat bırakmıyor ama işin bizim için ‘ne münasebet’ tarafı, bütün hepsini yapmaya çalışıyor oluşumuz. Yani hem düşünüyor, hem tartışıyor, hem de yorumlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Bir yandan da insanca yaşamaya…” diyerek müzisyenlerin çelişkilerine dikkat çekiyor. 

“HİÇBİR ‘DESTEK’ PROJESİ SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜMÜ DEĞİL”

“Şu an gerçekleşen ya da gerçekleşmesi konuşulan hiçbir ‘destek’ projesi biz sahne emekçilerinin yaşadığı sorunlara çözüm değil” diyen müzisyen “Zaten bu sorunlar sadece pandemi ile ilgili de değil. Açıkçası benim bakanlık ya da yerel yönetimlerden bir beklentim de yok, hiç de olmadı. Benim beklentim tüm sahne emekçilerinin örgütlenmesi ve birlikte mücadele etmesi, bunun için de elimden ne geliyorsa yapacağım. Konuyla alakalı ‘Victor Hugo’ jokerimi kullanacak olursam “Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk. O yüzden anlaşamıyoruz” diyerek hislerini paylaşıyor. 

Bu dönemde müziğin nasıl ya da neden hayatının merkezinde olduğunu sorguladığını anlatan Onur Olgun, “Kendime sorduğum bu soruları samimiyetle cevapladığımı düşündüğüm sürece, konu sadece geçim derdi değil elbette. Sahneyi kutsallaştırmak da istemiyorum, sahnesiz yaşayamayız demek yavan geliyor bana. Bir dengbeji düşündüğüm zaman oradaki sözlerin ve melodilerin bir sahneye ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Sorun derdimizi anlatmak istediğimizde anlatabiliyor olmamız. Dinlemek isteyenin dinleyebilmesi” diyerek müziğin bir özgürlük alanı olduğu gibi özgürce de yapılabilmesi gerektiğini vurguluyor. 

“MÜZİK TOPLUMSAL BELLEĞİN HARİKA BİR PARÇASIDIR”

“Onca büyük şirket pandemi döneminde hâlâ tam kapasite iş yapıyor hatta pandemi öncesine göre daha fazla kâr elde edebiliyorsa bizler de müziğimizi, tiyatromuzu icra edebilmeliyiz” diyen müzisyen sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Buna müsaade edilmiyor, sadece ‘evde oturun’ diyorlarsa da karşılığında evde kalabilmemiz için tüm şartların oluşturulması gerekiyor. Kendi adıma söyleyeceğim tek şey asla bu günleri unutmayacağız. Çünkü müzik, toplumsal belleğin harika bir parçasıdır.”