Mersin Anamur ve Kayseri Develi belediye başkanlarının Mahsun Kırmızıgül’ü vatan haini ilan ederek yeni filmi Vezir Parmağı’nı belediyelerinde göstermeyeceklerini açıklamalarının ardından, Kırmızıgül paylaştığı video ile sessizliğini bozdu.
Change.org’taki imza kampanyasıyla da yaygınlaştırılmaya çalışılan linç kampanyasına karşılık, “Boşuna uğraşmasınlar hiç kimse benden ırkçı ve kötü bir adam çıkartamaz. Şunu unutmayın, ben ölünceye kadar hep insanların birlik ve beraberliğinden yana, barışından yana olacağım” diyen Kırmızıgül, ülkenin uygar, çağdaş, refah dolu özgür bir ülke olması için kendimce elimden gelenin en iyisini yapacağını söyledi.
Açıklamasında filmi ve kendisi hakkında birkaç aydır oldukça fazla iftira ve asılsız karalama yapıldığını belirten Kırmızıgül, “Film vizyona girmeden, filmin Osmanlı’yı ve Müslümanlığı kötülediğini belirten bu karalamalar, filmin vizyona girmesi ile alınan her biletin PKK’ya ve dolayısı ile bu ülkeye kurşun olarak döneceği yönünde bir algıya dönüştürüldü. Böyle bir yalan ve iftira olabilir mi? Oysa ben her zaman PKK’sı, IŞİDd’i, FETÖ’sü, tüm terör örgütlerini her zaman kınadım, lanetledim. Öldüren kim olursa olsun, hep karşısında durdum. Ben 20 yıl boyunca olağanüstü hâl bölgesinde, silahların gölgesinde kalan Diyarbakır’da büyüdüm. Yıllar yılı şarkılarımda, türkülerimde ve sinema filmlerimde daima kardeşlikten, barıştan söz ettim. Filmlerimde Batı ile Doğu arasında bir gönül köprüsü kurdum” dedi.
Kırmızıgül, filmin ortaya çıkmasını engellemek için bugüne kadar yapılan baskı ve sansür uygulamalarını da sıraladı: “Şimdi diyecekler ki, filmi izlensin diye açıklama yapıyor. Bu açıklamayı niye yapıyorum, biliyor musunuz? Hak etmediği hâlde, filmimize +15 yaş sınırı koyuldu. Filmimizin reklamı için asılan afişlerimiz yasaklanıp kaldırıldı ve bazı belediyeler tarafından maalesef çağdışı olan sansür ve gösterim yasağı getirildi. Ve her türlü iftira ve karalama kampanyaları yapıldı. Ve bana ‘vatan haini’ denildi. Bana bunu diyenler alçaktır. Bana bu iftiraları atan ahlaksızlara, namussuzlara ve şerefsizlere inat bundan sonrada yapacağım filmlerle, projelerle bu ülkeye katkı sunmaya devam edeceğim.”
Mahsun Kırmızıgül’ün açıklamasının tam metni:
Güzel ülkemin güzel insanları,
Doğduğum, büyüdüğüm çalıştığım bu toprakları ve aynı havayı soluduğum tüm insanları her zaman çok sevdim. Ailemden gördüğüm en önemli şey sevgiydi. Kendimi tanımaya başladığım ilk yıllar sanırım ülkemizin en önemli okullarından biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okuduğum zamanlardı. Ülkemizin okulunda okuyup, ülkemizin insanları ile zaman geçirip, ülkemizin geleceğine katkıda bulunmak için kendimi geliştirmeye çalışıyor ve azmediyordum. Okul yıllarının ardından, ayakta durabilmek ve hayallerimi gerçekleştirmek adına çalışarak, üreterek, şarkılar söyleyip, müzik yapmaya çalıştım. Hayat herkese olduğu kadar bana da zordu, yokluk ve hüsranla geçen yılların sonunda, Allah’ıma şükürler olsun ki Türkiye’mizin sevdiği önemli bir sanatçısı haline gelmiş, hayatım değişmeye, para kazanmaya, hayallerime ulaşmaya başlamıştım. Müzik piyasasında geçirdiğim 13 yılın ardından, yapabileceklerimin en iyisini yapmıştım. Kalbimde gitgide büyüttüğüm, çocukluğumdan beri aşkla bağlı olduğum sinema için yolumu değiştirmeye karar verdim. Etrafımdaki herkes deli olduğumu, yaptığım şeyin mantıksız olduğunu düşünüyordu. Öyle ya bir gecede hiç kimsenin kazanamayacağı paralar kazanan, Türkiye’nin en önemli sanatçılılarından biriydim. Bir yol ayrımındaydım. Hayallerimin peşinden gitmek için bu zorlu yolu seçtim.
2007 yılında yaşlı insanlara saygı duyulmasının anlam ve önemini anlatan Beyaz Melek filmi ile sinemaya ‘merhaba’ dedim. Beyaz Melek filmime sizlerin gösterdiği yoğun ilgi ve destek, bana yeni filmler çekme imkânı sağladı.
Bunun için her zaman Allah’ıma şükrediyorum. Filmlerimin hepsi çok ilgi gördü. Filmlerimde kimseyi karalamaya çalışmadım, incitmedim ve aşağılamadım. Sizler o filmleri sevdiniz ve izlediniz. Ben de sizlerden aldığım güçle daha iyi filmler yapmak için çırpınıp durdum. Bunun için, bugüne kadar filmlerime giden ve beni destekleyen sizlere yürekten teşekkür ediyorum. Sizlere bu videoyu yapmama ve paylaşmama neden olan konuya gelmek istiyorum; bazı medya organlarında ve sosyal medyada çıkan tüm haber ve yorumları takip edip, filme karşı alınan tavrı üzüntü ile takip ediyorum. Ben hiçbir zaman ortaya çıkıp çığırtkanlık yapan bir adam olmadım, zaten ahlakımda buna izin vermez. Ama artık bir açıklama yapma gereği duydum.
Bildiğiniz gibi son filmim olan Vezir Parmağı ve şahsım hakkında birkaç aydır oldukça fazla iftira ve asılsız karalamalar yapılıyor. Film vizyona girmeden, filmin Osmanlı’yı ve Müslümanlığı kötülediğini belirten bu karalamalar, filmin vizyona girmesi ile alınan her biletin PKK’ya ve dolayısı ile bu ülkeye kurşun olarak döneceği yönünde bir algıya dönüştürüldü. Böyle bir yalan ve iftira olabilir mi?
Oysa ben her zaman PKK’sı, IŞİD’i, FETÖ’sü, tüm terör örgütlerini her zaman kınadım, lanetledim. Öldüren kim olursa olsun hep karşısında durdum. Ben 20 yıl boyunca olağanüstü hâl bölgesinde, silahların gölgesinde kalan Diyarbakır’da büyüdüm. Yıllar yılı şarkılarımda, türkülerimde ve sinema filmlerimde daima kardeşlikten, barıştan söz ettim. Filmlerimde Batı ile Doğu arasında bir gönül köprüsü kurdum.
Osmanlı’yı ve ecdadımızı rencide edecek hiçbir proje yapmadım, yapmayı da düşünmem bile. Elhamdülillah Müslümanım ve bunun gereklerini ve Allah’ıma karşı olan sorumluluklarımı kendi özelimde yaşıyorum. Ben inançlı biriyim. Ben hiçbir filmimde dinimizi karalamadım, karalamam da.
Lütfen eliniz vidacınıza koyun. Sizce bana atılan iftiraların yüzde biri doğru olsaydı başta iki güzel evladımın, anamın, ailemin, yüzüne bakabilir miydim? Bu ülkenin her bölgesinde beni seven insanların arasında yaşayabilir miydim?
Oysa ben bu topraklarda doğmuş olmaktan gurur duyan, sahip olduklarım için her zaman Allah’a şükreden insanım. Boşuna uğraşmasınlar, hiç kimse benden ırkçı ve kötü bir adam çıkartamaz. Şunu unutmayın, ben ölünceye kadar hep insanların birlik ve beraberliğinden yana, barışından yana olacağım. Bu ülkenin uygar, çağdaş, refah dolu özgür bir ülke olması için kendimce elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Vezir Parmağı‘na gelecek olursak, sadece şunu bilmenizi istiyorum. 15 Temmuz felaketinden sonra kimseler bir yere yatırım yapmazken, ben ülkemizin en zor zamanlarında hayat devam etsin, insanlar korkup evlerine kapanması, bir parçada olsa yüzlerinizi güldürebileyim diye Vezir Parmağı filmini yaptım. Bu filmi yaparken tek isteğim, Tosun Paşa – Şekerpare – Yedi Kocalı Hürmüz kıvamında bir film yapmak, Ertem Eğilmez gibi büyük hocaların izinden gitmekti. Ortaya çıkan Vezir Parmağı filmimizi her izlediğimde, iyi ki de böyle düşünmüşüm diyorum. Bu filmi izlediğinizde, o filmlerin kıvamında bir gülümseme hissederseniz ne mutlu bana…
Şimdi diyecekler ki, filmi izlensin diye açıklama yapıyor. Bu açıklamayı niye yapıyorum, biliyor musunuz? Hak etmediği hâlde, filmimize +15 yaş sınırı koyuldu. Filmimizin reklamı için asılan afişlerimiz yasaklanıp kaldırıldı ve bazı belediyeler tarafından maalesef çağ dışı olan sansür ve gösterim yasağı getirildi. Ve her türlü iftira ve karalama kampanyaları yapıldı. Ve bana ‘vatan haini’ denildi. Bana bunu diyenler alçaktır. Bana bu iftiraları atan ahlaksızlara, namussuzlara ve şerefsizlere inat bundan sonrada yapacağım filmlerle, projelerle bu ülkeye katkı sunmaya devam edeceğim.
Bizler dünyanın en güzel ülkesine sahibiz. Bu ülkenin her bölgesinde dostlarım var, sevenlerim var, izim var. Bana bu haksızlığı yapanlar kalbimde kapanması zor yaralar açtılar. Hele hele içinizde bu yalanlara inananların olması, inanın, kalbimi çok yaraladı. Bana bu kötülüğü yapanların tamamını, ilahi adalete inanan biri olarak, Allah’a havale ediyorum.
Hepinizi çok seviyorum, sevgiyle kalın.