ÖZKAN KÜÇÜK
Kobanê’de IŞİD’e karşı verilen mücadelede yer alan üç kadının yaşamını anlatan Nû Jîn belgeselinin yönetmeni Veysi Altay ve filmin Batman’da Yılmaz Güney Sinema Salonu’nda gösterilmesini sağlayan eski müdürü Dicle Anter’in “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılandıkları karar duruşması Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Yönetmen Veysi Altay “örgüt propagandası” suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılırken, Dicle Anter’e aynı suçlamayla 2 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Mahkeme ayrıca Altay ve Anter hakkında yurtdışına çıkış yasağı uygulanmasına karar verdi.
Batman Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 14 Ekim 2015 tarihinde Yılmaz Güney Sineması’nda gösterimi yapılan belgeselin afişi de üzerinde YPJ savaşçısının ve YPG bayrağının bulunması nedeniyle “suç unsuru” olarak tanımlanmıştı.
Veysi Altay’ın avukatı Mehmet Bağatır, Dicle Anter ve avukatı İzzet Kurtbaş hazır bulunduğu duruşmada Bağatır, filmin çekildiği süreçte siyasal koşulların bugünkünden farklı olduğunu hatırlatarak “Söz konusu film başka bir ülkede, suriyede iç savaş sırasında çekilmiştir. 10 bin civarında insanın öldüğü IŞİD’in Kobane saldırıları sırasında kent merkezinde olan bitenleri anlatmaktadır. Savaş filmidir ve savaşla ilgili materyaller içermektedir. Bundan hareketle örgüt propagandası suçlaması adil değildir. Ayrıca söz konusu örgüt (YPG), o tarihte Türkiye’de terör örgütü listesinde değildi. O dönem aynı örgütten yaralılar ambulanslarla Türkiye’ye getiriliyordu” dedi.
Bağatır, Altay’ın hayatını riske atarak savaşın çirkinliğini anlatmaya çalıştığını belirtti ve “Söz konusu belgesel, dünya çapında ödüllere sahip bir filmdir. Dünya filmi terör örgütü propagandası olarak değerlendirseydi ödül vermezdi. Belgeselin suçlama konusu olan afişinde bir kadının kucağında köpek yavrusu vardır; savaştan tüm canlıların etkilendiğini gösteren bir karedir bu. Hukuk açısından suçun oluşması söz konusu değildir; gösterim olaysız gerçekleşmiştir” diyerek Altay’ın beraatini talep etti.
Batman Belediyesi Yılmaz Güney Sineması’nın KHK ile ihraç edilen müdürü Dicle Anter ise savunmasında “Gösterimin olduğu dönemde yasaklı olmayan bir belgesel filmin, Batman Belediyesi’ne ait bir binada gösteriminden dolayı, üstelik görevini yapan bir belediye çalışanı olarak nasıl suç işlediğimi anlamakta zorlanıyorum. Belgeselin gösterimde olduğu sürede herhangi bir yasaklamanın olmadığı ve bize bu konuda hiçbir bilgilendirme yapılmadığı, daha sonra gelen bir yasaklamanın da o dönem için bir suç teşkil etmeyeceğini ifade etmek istiyorum. Afiş asılması ise gösterime giren her film için yapılan standart bir uygulamadır. Belgeselin gala gecesinde görevli polisler de vardı ve hiçbir şekilde bize bu belgeselin ya da afişin yasaklı olduğuna dair bir uyarı yapılmadı. Bu belgesel Batman Belediyesi tarafından gösterim için onaylanmış ve Yılmaz Güney Sineması’nda gösterilmesine karar verilmiştir” dedi.
Anter, iddianamede “bir sinema çalışanı gibi değil de bir örgüt çalışanı gibi” değerlendirilmesinden de rahatsız olduğunu vurgulayarak Belediye bünyesinde gösterimi olan her film gibi, bu filmin de afişini astık” dedi.
Anter’in avukatı Kurtbaş “Müvekkilim bir kamu kurumunda çalışan pozisyonundadır; söz konusu edilen eylemin suç unsuru oluşturup oluşturmadığını düşünecek bir pozisyonda değildir. Belediye etkinliği çerçevesinde gerçekleştirilen bir filmin afişini asmak doğaldır” diyerek Anter’in beraatini talep etti.
Yönetmen Veysi Altay “örgüt propagandası” suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılırken, Dicle Anter’e aynı suçlamayla 2 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Mahkeme ayrıca Altay ve Anter hakkında yurtdışına çıkış yasağı uygulanmasına karar verdi.
Babası Musa Anter’den kendisine mahkemelerin miras kaldığını söyleyen Dicle Anter ise kararla ilgili şu yorumda bulundu: “Bu ülkede neyin suç olup olmadığını bilmiyoruz artık; cezayı alt sınırdan uzaklaştırmanın hiçbir geçerli sebebi yok. 2 yıl 1 ay verilmesi bilinçlidir, 2 yılın altında kalsa ertelenebilecek olan ceza, böylece yatarı olan bir cezaya dönüştürüldü.”
Kararın hukuka aykırı, cezanın ise alt sınırdan uzaklaştırılmasını ağır bir yaklaşım olarak değerlendiren Altay ve Anter’in avukatları, gerekçeli karar ulaştıktan sonra karara itiraz edeceklerini belirtti.