Adalet Bakanlığı, Boğaziçi’ndeki Kabe soruşturmasının hukuka uygun olduğunu söyledi

Adalet Bakanlığı, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki sergide Kabe görseli olan bir eserle ilgili soruşturma kapsamında yapılan tutuklamalara dair Anayasa Mahkemesi’ne cevap verdi. Cevapta eşcinselliğin İslam’a göre haram olduğu ve tutuklamaların kanuna uygun olduğu belirtildi


Fotoğraf: Boğaziçi Direnişi

Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayan protestolar ve kampüste açılan sergide, üzerinde LGBTİ+ bayrağı bulunan bir Kabe görselinin yere serildiği iddiasıyla soruşturma başlatılmış ve üniversite öğrencileri Doğu Demirtaş ve Selahattin Can Uğuzeş tutuklanmıştı. Adalet Bakanlığı soruşturma kapsamında kapsamında yapılan tutuklamalarla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) verdiği cevapta, eşcinselliğin İslam dini tarafından “haram” kabul edildiğini ve tutuklama kararının hukuka uygun olduğunu belirtti.

DW’den Burcu Karakaş’ın aktardığına göre hazırlanan iddianamede; “suça konu eylemin kin ve nefrete tahrik amacını desteklediği, soyut bir saygısızlığın ötesinde bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya elverişli olduğu” ve “kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığı” ifade edildi. İddianamede ikisi tutuklu yedi öğrenci hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” üç yıla kadar hapis cezası istendi.

Tutuklanan öğrencilerden Selahattin Can Uğuzeş 17 Mart’ta tahliye edildi. Tahliye sonrası avukatları aracılığıyla AYM’ye bireysel başvuruda bulunan Uğuzeş, üniversitedeki sergide Kabe resmi bulunan görselin yere serilmiş olmasından ötürü tutuklandığını, fakat afişin asılmasına veya yere serilmesine katkıda bulunmadığını ve sadece sergi esnasında orada bulunduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini savundu.

Adalat Bakanlığı’ndan konuyla ilgili gelen cevapta yargılanan öğrencinin, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığı nedeniyle tutuklandığı ve dolayısıyla tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunduğu savunuldu. Cevapta, “Söz konusu resmin ve yazının kamu düzeni açısından ne şekilde somut bir tehlikeye sebebiyet verdiği soruşturma belgelerinde açıkça ortaya konulduğu müşahede edilmektedir. Başvurucunun tutuklanmasına ilişkin kararın başkalarının haklarının korunması ve kamu düzeninin korunması yönünde meşru amaçlar taşıdığı değerlendirilmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Bakanlığın açıklamasında ayrıca eşcinselliğin İslam dini literatüründe “yasak” ve “haram” kabul edildiği belirtildi ve şu sözler kullanıldı: “İslam’ın tek yaratıcı olan Allah inancı ve tevhid inancına aykırı olan ‘Şahmeran’ figürünün yine İslam’ın ve Müslümanların yeryüzündeki en kutsal mekan olarak kabul ettiği Kabe’nin tasvir edildiği bir resim üzerine yapıştırılması suretiyle oluşturulması ve sergilenmesi değerlendirildiğinde, gayri muayyen kişilere yönelik alenen yapılan soruşturmaya konu eylemlerin LGBT olarak anılan bir sosyal kesim ve Türk toplumunun büyük çoğunluğunu oluşturan Müslüman vatandaşlar açısından halkın sosyal sınıf bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik edici nitelikte olduğu iddianamede de olgusal temelleriyle birlikte ortaya konulmuştur.”

“BAKANLIĞIN YAZISINI ÜLKEMİZ HUKUK SİSTEMİNE TEMELDEN KARŞI, VAHİM VE TEHLİKELİ GÖRÜYOR, REDDEDİYORUZ”

Adalet Bakanlığı’nın açıklaması üzerine 13 sivil toplum kuruluşu ve girişimi ortak bir açıklama yaparak Bakanlığın cevabının “tehlikeli” olduğuna dikkat çekti. Açıklamanın tamamı şu şekilde:

“Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerin açtığı resim sergisi nedeniyle iki öğrenci tutuklanmış, ardından halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla haklarında dava açılmıştı. Tutuklanan iki öğrenci, tutuklanmalarının kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ihlal ettiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur. Adalet Bakanlığı, geçtiğimiz hafta bu konuyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği cevap yazısında tutuklamaların hukuka ve anayasaya uygun olduğunu belirtirken, Anayasa’da güvence altına alınan laik hukuk devleti ilkesine açıkça meydan okuyan dini gerekçelere başvurmuştur. Bakanlık yazısında, ‘İslam dini literatüründe eşcinselliğin ve benzeri cinsel yönelimlere dair imgelerin yasak ve haram olduğu’ belirtilerek bu nedenle tutuklamanın hukuksal / olgusal temelleri bulunduğu ileri sürülmektedir. Adalet Bakanlığı’nın ‘İslam dini literatürüne’ gönderme yaparak cinsel yönelimleri farklı kişileri hedef göstermesi ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ niteliğinde olup ‘açık ve yakın tehlike’ oluşturmaktadır.

Devlet kurumları her türlü eylem ve işlemlerinde Anayasa’ya ve laik hukuk kurallarına uygun davranmak zorundadır. Laik bir hukuk devletinde, devletin siyasi ve hukuki temel düzeninin kısmen de olsa din kurallarına dayandırılamayacağı açık ve kesin bir ilkedir. Bu ilke Anayasa’nın 24. maddesinde açık ve net olarak yazılmıştır. Anayasa hükümleri herkesi bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Adalet Bakanlığı’nın cevap yazısında, dince haram ve yasak olduğunu iddia ettiği bir konuyu, ceza kanunundaki “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçu” kapsamına katma çabası kabul edilemez. Bu durum, meşruiyetini anayasadan alan bir devlet kurumunun anayasanın emrettiği, hukuk düzeninin din kurallarına dayandırılamayacağı ilkesini çiğnemesi, görmezden gelmesi anlamına gelmektedir. Laik temelli hukuk anlayışı ve devlet düzeni toplumun bütün kesimleri bakımından hayati önemde bir güvencedir. Adalet Bakanlığı’nın cevabi yazısını bu nedenle ülkemiz hukuk sistemine temelden karşı, vahim ve tehlikeli görüyor, reddediyoruz.

3H Hareketi Derneği / Ankara 78’liler Meclisi / Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi / Boğaziçili Müdahil Mezunlar / Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi /Demokrasi İçin Birlik (DİB) / Diyalog Grubu / Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi / Doğu-Güneydoğu Dernekleri (DGD) Platformu / Düşünce Suçuna Karşı Girişim / Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği / Yurttaş Girişimi / Yurttaşlık Derneği.”