Freemuse ‘Sanatsal Özgürlüğün Durumu 2021’ raporunu yayımladı

2020 yılında dünya genelinde tespit edilen 978 sanatsal ifade özgürlüğü ihlâlini ayrıntılı analiz eden rapor, ihlâllerin yüzde 75’inin Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çiziyor


Geçtiğimiz günlerde yayımlanan Freemuse Sanatsal Özgürlüğün Durumu 2021 (The State of Artistic Freedom 2021) raporu; 2020 yılında 89 ülkede gerçekleştiği belgelerle ya da online kaynaklar üzerinden tespit edilen 978 vaka üzerinden, sanatta ifade özgürlüğünün ihlâllerinin derinlemesine inceliyor.

Raporda, 2020 yılında Covid-19 salgını ile dünya genelinde hareket özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların doğal sonucu olarak; çeşitli kültür-sanat merkezlerinde ve mekânlarda yapılan aktivitelerinin durdurulduğu ve mekânların kapandığı belirtiliyor. Bununla birlikte; çok sayıda sanatçının ve sanat kurumunun salgın döneminde online sanat aktivitelerine yöneldiği, ekonomik açından kendilerini zora sokma pahasına konserleri, tiyatro oyunlarını ve hatta kimi filmleri internet üzerinden ücretsiz paylaştığı ya da dijital kitap okuma seansları, sergi ya da müze ziyaretleri düzenlediklerine dikkat çekiliyor. Fakat rapor, tüm bu özverili çalışmaların karşısında; çok sayıda sanatçının süreçte işini kaybettiğini ve finansal açıdan oldukça belirsiz bir sürece itilen sanatçıların ve kültür emekçilerinin durumunun iç açıcı olmadığını vurguluyor.

Rapordaki en önemli bulgularından biri; salgın sürecinde sanatçıların karşılaştığı ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamaların, sansür uygulamalarının ve hatta aldıkları hapis cezalarının artarak devam etmesi ve hapse atılan pek çok sanatçının kalabalık cezaevlerine gönderilerek Covid-19 virüsüne yakalanma olasılığının artması.

89 ülkede gerçekleştiği belgelenen 978 vakanın istatistiki verilerinin yanı sıra raporda; toplamda 70 sanatçıyla ve uzmanla gerçekleştirilen derinlemesine mülâkatlara da yer veriliyor. Sanatsal özgürlüğe dair Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 15 ülkeye ait veri analizinin yapıldığı raporda; hükümetlerin ve hükümetlere bağlı otoritelerin tespit edilen vakaların yüzde 60’ına yakınında hak ihlâli yaptığı ve sanatta ifade özgürlüğüne en büyük engeli oluşturduğu ortaya konuluyor.

Rapor, en az 322 sanatçının, siyasi sebeplerle ve keyfî olarak gözaltına alındığını, yargılandığını ve hapis cezasına çarptırıldığını aktarıyor. Verilen kararların çoğunlukla; kamu otoritelerinin eleştirilmesi, hükümet yetkililerine ve milli sembollere hakaret edilmesi, hükümet karşıtı protestoların düzenlenmesi ya da protestolara katılınması ve Covid-19 salgınına yönelik kamu otoritelerinin verdiği kararların eleştirilmesi gibi gerekçelere dayandırıldığı belirtiliyor.

TÜRKİYE PEK ÇOK BAŞLIKTA ÜST SIRALARDA

2020’de Avrupa’da gayrimeşru gerekçelerle şekilde 254 sanatsal ifade özgürlüğü ihlâli tespitinin yapıldığı ve bu ihlâllerden 72’sinin Türkiye’de gerçekleştiği belirtiliyor. Yine rapora göre, dünya genelinde hapse atılan 82 sanatçının yedisi Türkiye’den. 27 ülkeden 107 sanatçının yargılandığı davaların sıralamasına bakıldığında Türkiye, 17 dava ile, Güney Afrika’dan sonra dünyada ikinci sırada. 2020’de 26 ülkede tutuklanan 133 sanatçının 17’si Türkiye’den: Türkiye bu başlıkta Küba ve Rusya’dan sonra dünyada üçüncü sırada geliyor.

Sanatsal ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerin “terörle mücadele” kapsamında suistimaline yönelik verileri de inceleyen rapor, belgelenen vakaların yüzde 75’inin Türkiye’de gerçekleştiğini belirtiyor. Grup Yorum üyelerinden Helin Bölek ve İbrahim Gökçek’in “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandıkları sırada başlattıkları ölüm orucu sonucu hayatlarını kaybetmesi de raporda yer alıyor.

Bununla birlikte raporun Türkiye bölümünde, hak ihlâllerine dair üç önemli bulgu şöyle ifade ediliyor:

  • “Hükümet yetkilileri Türkiye’de sanatsal ifade özgürlüğünün uygulanmasındaki en büyük engel olmaya devam etti. Yetkililer, Freemuse’un 2020 yılında gerçekleştiğini tespit ettiği tüm ihlâllerin yüzde 90’ının sorumlusuydu.”
  • “Özellikle Kürt sanatçılar ve kültür merkezleri, devlet otoritelerini tarafından hedef gösterilerek savunmasızlaştırıldı.”
  • “Belgelenen hak ihlâllerinin yarısından fazlasında, sınırları belirsiz olarak çizilmiş terörle mücadele kanununun ve Cumhurbaşkanına yönelik suç sayılan hakaretlerin temel alındığı görüldü.”