Kamuoyunda ‘Büyükada Davası’ olarak bilinen 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı davada karar açıklandı.
BBC Türkçe servisinden Berza Şimşek’in haberine göre Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç’a ‘silahlı terör örgütü üyeliği’ suçlamasından 6 yıl 3 ay, Günal Kuşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran’a ‘örgüte yardım’ suçlamalarından 1 yıl 13 ay hapis cezası verildi.
Diğer sanıklar Nalan Erkem, İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Steudtner, Veli Acu, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli hakkında ise beraat kararı çıktı.
Uluslararası Af Örgütü’nden Andrew Gardner kararı Twitter mesajında eleştirdi ve “Bu kabul edilemez. Suçlamalar absürt, delil yok. Üç yıllık yargı sürecinin ardından Taner Kılıç örgüt üyeliğinden hüküm giydi. Özlem (Dalkıran) ve Günal (Kuşun) örgüte yardımdan hüküm giydi. Zulüm devam ediyor. Hepsi aklanana kadar mücadeleyi bırakmayacağız” dedi.
6 sanık için “Silahlı terör örgütüne üye olma” ve “Silahlı terör örgütüne yardım etme” suçlarından 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyordu. Diğer beş sanığın, Şeyhmus Özbekli, İlknur Üstün, Ali Ghravi, Nalan Erkem, Peter Frank Steudtner, ise beraatları talep edilmişti. Taner Kılıç, “Silahlı terör örgütüne (FETÖ/PDY) üye olma” suçlamasıyla yargılanan tek isimdi.
Avukat Murat Dinçer perşembe günü BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Taner Kılıç hakkında en önemli iddia ByLock kullanıcısı olduğuydu. Bu da tereddüte yer vermeyecek ölçüde çürütüldü” dedi.
Dinçer davadan beraat kararının çıkmasını beklediğini şu sözlerle ifade etmişti: “Tüm sanıklar için, eğer dosya hiçbir baskı, telkin ya da talimat altında değilse, hukuki kriterlere göre değerlendirilirse kesinlikle beraat bekliyoruz. Eğer beraat verilmezse bunun hukuki bir açıklaması yok, bilin ki siyasi bir mülazaha verilmiştir.”
NE OLMUŞTU?
İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, insan hakları savunucularının 5 Temmuz 2017’de İstanbul Büyükada’daki bir otelde ‘dijital veri güvenliği’ konulu bir toplantı düzenlemelerinin ardından açılmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o dönem Büyükada’daki toplantının “15 Temmuz’un devamı niteliğinde bir toplantı” olduğunu söylemiş ve “İstihbaratın aldığı duyum üzerine polis teşkilatı oraya bir baskın yapmıştır” demişti.
Cumhuriyet Savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede, hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler “FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C” olarak sıralanıyor. İddianamede sanıklar “Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylar” planlamakla suçlanıyor.