Türkiye’deki susturma politikasının raporu

English PEN için hazırlanan Türkiye’de Can Çekişen İfade Özgürlüğü: OHAL’de Yazarlar, Yayıncılar ve Akademisyenlerle İlgili Hak İhlalleri başlıklı raporda OHAL döneminde KHK’larla alınan kararlar, hükümetin “susturma politikası”nın yeni araçları olarak değerlendiriliyor…


Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak tarafından Uluslararası Yazarlar Derneği’nin İngiltere’deki kolu olan English PEN için hazırlanan Türkiye’de Can Çekişen İfade Özgürlüğü: OHAL’de Yazarlar, Yayıncılar ve Akademisyenlerle İlgili Hak İhlalleri başlığı altında hazırlanan rapor, kamuoyuna sunuldu.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’de ifade özgürlüğü alanında yaşanan hak ihlalleri konusunda genel bir değerlendirme sunan 78 sayfalık raporda, OHAL döneminde Kanun Hükmündeki Kararnameler’le alınan kararlar, hükümetin “susturma politikası”nın yeni araçları olarak değerlendiriliyor.

Darbe girişiminin ardından STK ve insan hakları aktivistlerinin, yazar, yayıncı ve akademisyenlerin yaygın bir şekilde hedef gösterildiğinin vurgulandığı raporda “Bu tür uygulamalar hem özel, hem de mesleki ortamlarda otosansürü teşvik etmekte, hükümetin bu tarz uygulamaları sonucunda, ifade özgürlüğünün yerini siyasi söylem ve muhalif görüşlerin azaldığı bir korku iklimi almaktadır” değerlendirmesi yer alıyor.

Raporun yayınevlerine yönelik hak ihlâllerinin değerlendirildiği bölümünde, OHAL döneminde, aralarında televizyon, radyo ve süreli yayınların bulunduğu 140 basın-yayın kuruluşu ve 30 yayınevinin kapatıldığı, 520 gazetecinin yargılandığı ve uluslararası basın izleme kuruluşları tarafından Türkiye’nin “dünyada en çok gazetecinin hapiste olduğu ülke” olarak belirlendiği hatırlatılıyor.

Ayrıca OHAL Kanunu’nun 11. maddesine göre gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılması ve dağıtılmasının OHAL süresince yasaklanabildiği, ancak maddenin yayınevlerinin sürekli olarak kapatılmasına olanak tanımadığının altı çiziliyor.

19 yazar tutuklu, 22 yazar tutuksuz yargılanıyor

80 yazarın durumunun incelendiği raporda, bu yazarların sadece üçünün yazdığı kitaplardan dolayı yargılandığı, diğerlerinin çoğunlukla basında yayımlanan yazıları ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle ağırlıklı olarak terörle ilişkili suçlardan yargılandıkları belirtiliyor.

Yazarlardan 34’ü hakkındaki yargılamanın sonuçlandığı, 26’sının yargılandıkları suçlardan ceza aldığı, 8 yazarın da beraat ettiği kaydediliyor. Yazarlardan 19’u tutuklu, 22’si ise tutuksuz yargılanıyor.

Raporda yazarların, Cumhurbaşkanına hakaret, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ile terör örgütü propagandasının da aralarında olduğu suçlamalarla yargılandıkları bilgisi yer alıyor. Raporda vaka incelemesi olarak yer alan davalar ise Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Ahmet Altan, Ahmet Şık ve Atilla Taş’a yönelik açılan davalar.

İnsan Hakları Ortak Platformu’nun (IHOP) verilerine dayanılarak, OHAL döneminde KHK’larla 2017 sonu itibarıyla 118 kamu üniversitesinden 5822 akademisyenin ihraç edildiği, bu kişilerden 141’inin göreve iade edildiği bilgisinin de bulunduğu raporda, ihraç edilen kamu görevlilerinden 386’sının Bu Suça Ortak Olmayacağız bildirisini imzalayan akademisyenler olduğu belirtiliyor.

En yüksek ihraçların yaşandığı ilk 10 üniversite Süleyman Demirel Üniversitesi (253 kişi), Gazi Üniversitesi (227 kişi), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (204 kişi), İstanbul Üniversitesi (192 kişi), Pamukkale Üniversitesi (174 kişi), Dicle Üniversitesi (172 kişi), Atatürk Üniversitesi (148 kişi), Dumlupınar Üniversitesi (144 kişi), Erciyes Üniversitesi (144 kişi), Ankara Üniversitesi (133 kişi) olarak sıralanıyor.

840’ının profesör, 1026’sının doçent, 1510’unun yardımcı doçent, 1523’ünün araştırma görevlisi, 476’sının öğretim görevlisi ve 447’sinin okutman/uzman kadrosunda görev yapan akademisyenler hakkında yürütülen idari, adli soruşturmaların ve ihraç sürecinin “Türkiye’de resmi görüşle çatışan akademisyenlerin genel olarak nasıl bir baskı altında olduğunu göstermek bakımından özellikle dikkat çekici” olduğu vurgulanıyor. Raporda ayrıca 15 vakıf üniversitesinin de 667 sayılı KHK ile kapatıldığı hatırlatılıyor.

Rapora göre, yayınevleri ve dergilerin kapatılmasının olağanüstü halin hangi zorunlu ihtiyacını karşıladığı belirsiz. Darbe girişimi öncesinde de vahim olan ifade özgürlüğü tablosunun OHAL’in ilan edilmesinden sonra özellikle basın özgürlüğünün tamamen kalktığı bir duruma dönüştüğü belirtilerek, “OHAL döneminde toplamda haber ajanslarını, gazete, dergi, radyo, televizyon, yayınevi ve dağıtım kuruluşlarını kapsayacak şekilde toplam 200 medya ve yayın organı kapatılmıştır. Bunların sadece 25’i hakkındaki kapatma kararı kaldırılmıştır. 31 Aralık 2017 tarihi itibarıyla kapatılmış kuruluş sayısı 175’dir” deniliyor.

Cumhurbaşkanına hakaretten 38 bin 254 ceza soruşturması

Raporda yer verilen istatistiklerden diğerleri ise şu şekilde sıralanıyor:

* Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu düzenleyen TCK’nin 299. maddesi kapsamında açılan davalarda büyük bir patlama yaşanmıştır. 2010-2016 arasında açılan toplam 6 bin 860 davanın 6 bin 272 tanesi Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra gerçekleşmiştir. Erdoğan’ın göreve başladığı 2014 yılı içinde Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 682, 2015 yılı içinde 7 bin 216 ceza soruşturulması açılmış, 2016 yılında ise çok ciddi bir artışla 38 bin 254 ceza soruşturması açılmıştır.

* 2010-2017 döneminde ise en çok dava TCK 314/2 kapsamında silahlı örgütlere üyelikten açılmıştır. Bu kapsamda soruşturma ve kovuşturmalarda özellikle darbe girişimi sonrasında ciddi bir artış yaşanmıştır. 2015’te bu hükme dayanarak 14 bin 854 dava açılmışken, 2016’da açılan dava sayısı yüzde yüz artarak 29 bin 434’e ulaşmıştır.

* OHAL döneminde yayınlanan KHK’ler ile toplam 116 bin 250 kamu görevlisi hakkında bir daha kamu görevinde yer almamak üzere ihraç kararı verilmiştir. İhraç edilenlerin sadece yüzde 1,69’u hakkındaki ihraç kararı geri alınmıştır. 31 Aralık 2017 tarihi itibarıyla hakkındaki ihraç kararı devam eden kişi sayısı 114 bin 279’dir. Akademisyenler özeline bakıldığında, OHAL döneminde 118 kamu üniversitesinden ihraç edilen akademisyen sayısı 2017 sonu itibarı ile 5 bin 822’dir. Bu süreçte sadece 141 akademisyenin ihraç kararı geri alınmıştır.