Susma Platformu’nun yıllık izleme raporu yayında: Türkiye’de Sansür ve Otosansür 2024

Sekizincisini hazırladığımız raporda, yıl içindeki sansür vakalarına yer vermenin yanı sıra sanatın farklı disiplinlerinde üreten isimlerin kaleme aldığı yazılar aracılığıyla otosansür kavramına odaklandık


Sansür vakalarını kayıt altına aldığımız bir bellek çalışması olan Türkiye’de sansür ve otosansür raporumuzun sekizincisiyle karşınızdayız. 

Platform olarak her yıl düzenli olarak kayda geçtiğimiz kültür sanat alanındaki sansür vakaları giderek artan bir şekilde sansürün görünmeyen ve karanlık yüzüne; yani otosansüre işaret ediyor. Sansür vakalarına bakarak gerçekleşemeden, sahnelenemeden, yazılamadan, sergilenemeden rafa kaldırılan, engellenen üretim ya da etkinlikler olduğunu kanıtlayamasak da biliyoruz. Bunun gerisinde özellikle son 10 yılda sansür yöntemleri, biçimleri ve uygulayıcılarının çeşitlenerek artmasının yarattığı yorgunluk, bıkkınlık, korku ve teslimiyetin büyük payının olduğu aşikar görünüyor. Özellikle cezai yaptırımlar, gözaltı ve soruşturmaların; hedef gösterilme ve ötekileştirilmenin; yanı sıra kurum, topluluk ya da inisiyatiflerin ekonomik sansürle sınanma ihtimallerinin yol açtığı “geri çekilme” dürtüsü bir yandan da yaratılan bu sert iklimde yola devam edebilmenin koşulu gibi. 

Tüm bu göstergeler ışığında 2024 yılı raporunda yıl içindeki sansür vakalarına yer vermenin  yanı sıra sanatın farklı disiplinlerinde üreten, yazan isimlerin kaleme aldığı yazılar aracılığıyla otosansür kavramını, otosansürün bugünün koşullarında nasıl hayat bulduğunu, sansürle başetmenin bir yöntemi mi yoksa sansürü perçinleyen bir olgu mu olduğunu masaya yatırdık. 

Raporda Nazım Hikmet Richard Dikbaş (güncel sanat), Fırat Yücel (sinema), Aslı Tohumcu (edebiyat), Özge Ç. Denizci (müzik) ve Derviş Aydın Akkoç’un (tiyatro) kaleme aldığı yazıların yanı sıra sansüre en fazla maruz kalan gruplardan biri olan LGBTİ+ topluluğuna raporda özel bir alan açmak istedik. Otosansürün LGBTİ+’lar için ne anlama geldiğini, bu bağlamda nasıl bir mücadele zemini oluşturduğunu Aylime Aslı Demir kaleme aldı. 

Rapora buradan ulaşabilirsiniz.