Susma’nın ilk podcast serisi, kültür ve sanat alanında farklı sektörlerde faaliyet gösterenlerin sansür ve otosansürü nasıl deneyimledikleri, direniş biçimleri, alanda yaşanan gelişmeler ya da güncel meselelerin hangi tarihsel arka plana dayandığını konuşmayı amaçlıyor.
Susma Platformu, 8 bölümden oluşacak podcast serisinde hem yakın hem uzak tarihten örneklerle sansür ve otosansür tartışmaları açıyor. Festivalleri, bienalleri ve düzenleyici kurumları bu bağlamda ele alacak bir bölümle başlayacak seride; dil ve tiyatronun geçen yüzyıldan gelen sansür tarihinden müzisyen kadınların isimlerinin görünmez kılınmasına, çocuk edebiyatının ve queer edebiyatın siyah poşetlere sokulan deneyimlerinden engelliliğin sansürle nasıl perçinlendiğine kadar geniş bir skalada araştırıyor, soruyor ve anlatıyoruz. Geçmişin sansür ve otosansür hafızasının yanı sıra karşısında gelişen direnci hatırlarken günümüzde bu anlamda olan bitene karşı mücadele biçimlerini bulmaya katkı sunmak istiyoruz.
İlk bölümde Ayşen Güven’in konukları, akademisyen ve yazar Osman Erden, sinemacılar cephesinden Irmak Karasu ile sanatçı ve küratör Sarp Renk Özer. Sanat kurumlarının sansür/otosansür ile olan ilişkisini ele aldığımız bu bölümde festivallere, bienallere ve kültür organizasyonlarının iç mekanizmalarına bakacağız. Güncel sanat alanı odağında sansür tarihinden kimi örneklerle şimdi olan biteni, sanatçıların konumlanışını, ayrımcılığın bu bağlamda tarifini ve tabii bu gidişe dur demenin yollarını bu üç isimle tartışacağız.
İki kısımdan oluşan ilk bölüm “Sessizlik biçimleri: Bienaller, festivaller, sanatçılar ve kurumlar sansürden nasıl korunur?” çok yakında yayında!