Olağan şüpheliler: Fotoğrafçılar

Uşak’taki İlklerin Şehri Uşak’ta Tarih, Kültür ve Yaşam temalı fotoğraf yarışmasına katılanların valilik tarafından GBT kontrolüne tabi tutulduğunun ortaya çıkmasının ardından meclis gündemine taşınan konuyu, bir de fotoğrafçılardan dinledik. Tanıklıklar, yerelde düzenlenen fotoğraf etkinliklerinde kamuoyuna pek de yansımayan birçok sansür vakasının olduğunu ortaya koyuyor…


ONUR YILDIRIM

Uşak Belediyesi ve Uşak Valiliği’nin Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) ile birlikte düzenlediği İlklerin Şehri Uşak’ta Tarih, Kültür ve Yaşam temalı fotoğraf yarışmasına katılanların ‘güvenlik gerekçesiyle’ Genel Bilgi Tarama (GBT) kontrolüne tabi tutulduğunun ortaya çıkmasının ardından konu, meclis gündemine taşındı.

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un yanıtlaması istemiyle HDP Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat’ın meclise sunduğu önerge vesilesiyle aralarında yarışmaya katılan fotoğrafçıların da olduğu isimlerle konuştuk. Fotoğrafçıların tanıklıkları yerelde düzenlenen fotoğraf etkinliklerinde kamuoyuna pek de yansımayan birçok sansür vakasının olduğunu ortaya koyuyor.

Yarışmada GBT kontrolü uygulamasına tabi tutulan belgesel fotoğrafçı Serkan Çolak fotoğrafçıların “olağan şüpheliler” olarak görüldüğünü belirterek yarışma öncesinde ve sonrasında yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “Beş fotoğrafçı ağustos ayının ortalarında Uşak’taki Blaundus antik kentine fotoğraf çekmeye gitmiştik yarışma için. Işığın en güzel olduğu saatte iki jandarma çıkageldi. ‘Hakkınızda ihbar var’ denilip GBT yapıldı. Sanırım tarihi eser kaçakçısı zannedildik ama bu arada ışık kaçtı, fotoğraf çekemedik. Dönüș yolunda bol bol GBT geyiği yaptık, gülüp geçtik duruma. Bir süre sonra fotoğrafları hazırlayıp yarışmaya gönderdim. Zamanı geldiği halde sonuçlar açıklanmadı. Bu sırada sosyal medyada, yarışmaya katılan herkese GBT yapıldığı iddiası dolaşmaya başladı. TFSF’ye böyle bir uygulama olup olmadığını sordum, onlardan da yanıt gelmedi. 10 gün sonraki mailime ise ‘federasyonun böyle bir uygulaması olmadığı’ cevabı geldi. Ancak Uşak Valiliği’nin GBT uygulaması yaptığını biliyoruz. Bunun kabul edilebilir bir yönü bulunmadığını düşünüyorum. GBT dediğimiz uygulama genel olarak, kolluk tarafından şüpheli şahıslara uygulanır. Bu durumda fotoğrafçılar olağan şüphelilerdir. TFSF’den net bir tavır beklemek de bütün olağan şüphelilerin hakkıdır diye düşünüyorum.”

Yarışmaya katılan bir diğer fotoğrafçı Celal Erdem, toplumun her kesimine uygulanan baskının fotoğraf sanatçılarına da GBT ile uygulandığını belirterek yaşanan süreci şöyle aktarıyor: “GBT uygulamasına önce antik kentte fotoğraf çekerken tanık olduk, daha sonra da yarışma sonuçlarının açıklanmasının gecikmesi üzerine yarışmaya katılan fotoğrafçılara GBT uygulandığı yönünde haberler duyduk. Fakat hiçbir kurumdan resmi bir açıklama yapıldığını görmedim. Yerel yetkililerin keyfi tavrı ile yapıldığını düşünüyorum. Sanatçılara uygulanan baskı, adı ister GBT olsun ister başka bir şey asla kabul edilemez. Bu konuyu bize en yakın kurum olan Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu başkanıyla da görüştüm, federasyonun böyle bir uygulamayla ilgisi olmadığını ve uygulamanın karşısında olduklarını belirtti.”

Fotoğrafçı Sinem Taş da bu uygulamanın “sanat ve sanatçılar üzerinde baskı aracı” olduğunu belirtiyor: “Böyle bir sanatsal etkinliğe katılıp da GBT kontrolüne tabi tutulmak yeni Türkiye’ye dair korkunç bir yüzleşme. Bu uygulama, denetim ve baskı aygıtlarının hayatlarımızın en özgür alanlarından biri olması gereken sanatsal ifadeye faşizan bir müdahale.”

Belgesel Fotoğrafçı Yusuf Aslan, böyle bir uygulamayı ilk kez Harran Foto Maraton’da duyduğunu söylüyor: “Harran Foto Maratonu’nda jüri üyelerine GBT uygulandığında katılımcılardan tepkiler ve itirazlar olmuştu. Fotoğraf seçecek jürinin neden GBT’si yapılır, bu pek anlaşılacak bir konu değil.”

Harran Foto Maratonu’nda, bu kez yarışmacılara değil jüri üyelerine yapılan GBT kontrolünün ortaya çıkması Sureti Alem Fotoğraf ve Sinema Sanatı Derneği Şanlıurfa temsilcisi Bünyamin Çadırcı sayesinde olmuş. Çadırcı süreci şöyle aktarıyor: “Harran’daki maratona Şanlıurfa’da bulunan herhangi bir dernekle görüşülmeden Tunceli Foto Maratonu’ndaki jüri üyeleri çağrılmıştı ben de buna tepki göstermiş ve basına yazılı olarak açıklama yapmıştım. Bunun üzerine kaymakamlıktan özrü kabahatinden daha büyük olacak bir açıklama geldi. Açıklamada ‘Tunceli’deki üyelerin istihbarat bilgilerini tamamını topladık. Bunda bir sıkıntı var mı, yok mu araştırıyoruz’ diyorlardı. Jürinin güvenlik soruşturmasından geçtiğini bu vesileyle öğrenmiş olduk.”

Fotoğraf sanatçısı Arzu Filiz Güngör ise bu tür yarışmaların sistemin bir parçası olduğunu vurgulayarak başka bir sansür vakasını hatırlatıyor ve “Geçtiğimiz eylül ayında Safranbolu Belediyesi, Myanmar’lı bir katılımcının Budist çocukları neşeyle koşarken gösteren fotoğrafını ödüllendirmeyi reddedip sergiden çıkarmıştı. Daha önce çıplaklık içeren fotoğrafların sansürlendiğini de görmüştük. Demek ki gücü eline alan, yaptırımları da çeşitlendiriyor” diyor.