Geleneksel Sarıgazi Halk Festivali’ne yasak

Sancaktepe Kaymakamlığı, yıllardır devrimci kurumlar ve Sarıgazi halkı tarafından düzenlenen Geleneksel Sarıgazi Halk Festivali’ni yasakladı. Yasağı protesto eden 15 kişi gözaltına alındı


Yıllardır devrimci kurumlar ve Sarıgazi halkı tarafından düzenlenen ve 2014’ten beri yasaklarla karşılaşan Geleneksel Sarıgazi Halk Festivali bu yıl da yasaklandı.

Önce 18 Eylül’de festival kapsamında gerçekleştirilecek Emekçi Kadın Forumu yasaklanmak istendi. Daha sonra Sancaktepe Kaymakamlığı tarafından bütün festivalin yasaklandığı, festival tarihinden birkaç gün festival tertip komitesine bildirildi.

Yasak kararı; Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun (BDSP), Devrimci Parti’nin, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), Kaldıraç’ın, Mücadele Birliği Platformu’nun, ODAK’ın, Partizan ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) çağrısıyla Sarıgazi’de “Yasaklarınızdan korkmuyoruz, buradayız” denilerek protesto edilmek istendi. Polis saldırısında en az 15 kişi işkenceyle gözaltına alındı.

FESTİVAL TERTİP KOMİTESİ: “KEYFİ YASAKLARINIZI TANIMIYORUZ, YASAKLANARINIZDAN KORKMUYORUZ”

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Devrimci Parti, Halkların Demokratik Partisi, Kaldıraç, Mücadele Birliği Platformu, ODAK, Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu’ndan oluşan festival tertip komitesi yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamanın tamamı şu şekilde:

“Geleneksel Sarıgazi Halk Festivali, yıllardır devrimci kurumlar ve Sarıgazi halkının emekleri ile düzenlenen bir festivalken, 2014’ten beri devlet tarafından yasaklamalara maruz kalıyor. Bu yıl da önce 18 Eylül’de festival kapsamında gerçekleştirdiğimiz Emekçi Kadın Forumu yasaklanmak istendi. Daha sonra ise festivalin çeşitli bahanelerle yasaklandığı, festival tarihinden birkaç gün önce tertip komitesine bildirildi.

Bu yasakların ilk olmadığını hepimiz biliyoruz. Her gün hayatımızın her alanında yeni yasaklarla karşılaşıyoruz. Konserler, festivaller, etkinlikler bir bir yasaklanıyor. Derinleşen ekonomik kriz, artan baskılar ve devlet şiddeti her geçen gün kendini daha çok hissettiriyor. Günde 10 saat, 12 saat çalışıyoruz ama evimize bir ekmek bile götürürken zorlanıyoruz. Açlık sınırının 7 bin lirayı, yoksulluk sınırının 24 bin lirayı bulduğu bugün asgari ücret olarak 5500 lira maaş alıyoruz. Katlanarak artan kiralar, her ay zamlanan faturalar, günden güne değişen pazar-market fiyatlarıyla biz emekçilere reva görülen açlık ve sefalet oluyor. Biz fakirleşirken patronlar bizim emeğimizle zenginleşmeye devam ediyor. Kriz sadece işçiler için, emekçiler için var oluyor.

Saldırılar toplumun her kesiminde ayrı hissediliyor. Her gün üç kadın öldürülüyor, bunun karşısında devlet İstanbul Sözleşmesi’ni fesh ediyor. Tacizcilere, tecavüzcülere ödül gibi cezalar verilirken; sokağa çıkan kadınların karşısına yüzlerce polis dikiliyor. Öğrenciler barınamadığı için okulu bırakmak zorunda kalıyor, cemaat yurtlarına mahkum ediliyorlar. Halklara karşı savaş politikaları uygulanıyor, Deniz Poyraz Kürt halkının mücadelesini büyüttüğü için devlet eliyle katlediliyor. Mahallelerde uyuşturucuyla, yozlaşmayla gençler geleceksizliğe sürükleniyor.

İşçiler derinleşen kriz karşısında hakları için, emekleri için birçok iş yerinde, fabrikada direnişe çıkıyor. Migros’da hukuksuzca işten atılan ve patron Tuncay Özilhan’ın evinin önünde ‘Bizden çaldığınız her şeyi geri alacağız!’ diye haykıran işçiler defalarca göz altına alındılar ama sonunda kazandılar. ETF işçileri, haklarını vermeden fabrikayı kapatmaya çalışan patron Sanem Dikmen’e karşı iki aydır fabrika önünde nöbet tutuyor. Belediye işçilerinden, inşaat işçilerine; kuryelerden, depo çalışanlara kadar her yerde direniş büyüyor. Ve biliyoruz ki direniş öğretiyor, direnenler kazanıyor.

Kadınlar dünyanın her yerinde özgürlükleri için mücadele ediyor. İran’da saçının bir kısmı gözüktüğü için polisler tarafından göz altına alınan ve işkenceyle katledilen Mahsa Amini için İran sokaklarında direniş büyüyor. Her yıl 8 Mart’ta kadınlar binler olup sokakları, meydanları dolduruyor, barikatları yıkıyor; fabrikalarda mücadelenin en önüne geçiyor. Öğrenciler neredeyse iki yıldır kayyum rektör istemiyoruz diyerek her üniversiteyi direniş yerine çeviriyor, dayanışmayı büyütüyor. İkizdere’de halk daha fazla rant uğruna doğasını katletmek isteyenlere karşı jandarmanın önüne dikiliyor. Kürt halkı tüm savaş ve katliam politikalarına karşı mücadele etmeye, barış ve özgürlük talebini büyütmeye devam ediyor.

Sarıgazi’de düzenlemek istediğimiz bu festivalin yasaklanması da bunlardan ayrı değil, biliyoruz. Kolektif yaşamı beraber kurduğumuz, işçilerin, halkların, ezilen kesimlerin taleplerini içinde barındıran, ortak mücadeleye çağıran bu festival devleti korkutuyor. Bizler ise tüm bu direnişlerin ve mücadelelerin iradesiyle diyoruz ki, korkmakta haklısınız!

Bugün festival yasaklama kararını portesto etmek için bir araya gelen Sarıgazili emekçiler, kadınlar, devrimciler azgınca saldırıya uğradı. İşkenceyle 17 arkadaşımız gözaltına alındı. Sarıgazi emekçileri bu işkenceyi Çorum’dan, Maraş’tan, Gazi’den, Amed’den, Gezi’den, Ankara’dan biliyor.

Keyfi yasaklarınızı tanımıyoruz, yasaklarınızdan korkmuyoruz! Yoksulluğa, yozlaşmaya ve yasaklara karşı mücadeleyi büyütüyoruz! Herkesi, tüm Sarıgazi halkını da bunlara karşı, direnişi ve dayanışmayı büyütmeye; örgütlenmeye çağırıyoruz! Gözaltılar, baskılar, işkenceler bizi yıldıramaz.

Sarıgazi Halk Festivali Tertip Komitesi (Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Devrimci Parti, Halkların Demokratik Partisi, Kaldıraç, Mücadele Birliği Platformu, ODAK, Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu)”