Bu sene 12-22 Nisan 2020 tarihlerinde kutlanacak, İnternet’in Türkiye için önemini anlatmak, internet politikalarını tartışmak ve yeni projeler başlatmak için her yıl düzenlenen “İnternet Haftası” nın bildirgesi yayınlandı.
P24 Bağımsız Gazetecilik Derneği’nin de aralarında olduğu İnternet Yaşamdır Platformu bileşeni olan, bilişim alanında faaliyet gösteren 11 meslek kuruluşu ve sivil toplum örgütünün yayınladığı, Türkiye’de internetin son bir yılının değerlendirildiği ve önerilerin sunulduğu bildirgede yer alan ifade özgürlüğüne dair önemli bölümler şu şekilde:
“Son yılların erişim engellemeleri arasında en önemlisi, 29 Nisan 2017’de başlayan dünyada ve ülkemizde en çok ziyaret edilen ilk beş site içinde yer alan Özgür Ansiklopedi Wikipedia’ya ve Wikimedia sayfalarına konulmuş olan engellemeydi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Mayıs 2019’da uygulamanın ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi. Wikimedia Vakfınca yapılan bireysel başvuru sonucu görülen davada Anayasa Mahkemesi 26 Aralık 2019’da erişim engelinin hak ihlali olduğuna hükmetti. Kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından 15 Ocak 2020’de Türkiye’nin 991 günlük Vikipedi özlemi sona erdi.
23 Şubat 2020 gecesi, Libya’da öldürülen bir asker ve bir MİT mensubuyla ilgili yaptıkları haberi Twitter hesaplarından paylaşmaları üzerine gazeteciler Murat Ağırel ile Batuhan Çolak’ın akıllı telefonlarına ve tüm paylaşım ağı hesaplarına kötü amaçlı kişiler tarafından girildi ve Twitter paylaşımları silindi. Sonraki günlerde Murat Ağırel bu haberle ilgili gözaltına alınıp tutuklandı.
27 Şubat 2020 gecesi Suriye’nin İdlib kenti kırsalında 33 askerin yaşamlarını yitirdikleri haberlerinin yayılmasıyla neredeyse 24 saati bulan bir sosyal medya ve anlık mesajlaşma platformlarını yavaşlatma, engelleme uygulamasına gidildi. Bir yandan Twitter, Facebook, Whatsapp, Youtube gibi ortamlara erişim olanaksız hale gelirken diğer yandan VPN kullanılarak engeli aşmaya çalışan kullanıcılar bir süre sonra en çok kullanılan VPN uygulamalarından başlatılarak kapsamı genişletilen bir başka hizmet kısıtlamasıyla karşı karşıya kaldılar. Sosyal medyada olayla ilgili görüntüleri paylaşan birçok hesap bloke edilirken on binlerce içerik bir gün içinde sildirildi. Siyasi örgütler ve demokratik kitle örgütleri gün içinde durumu protesto eden birçok açıklama yayımladı. Akşam saatlerine doğru erişim yavaşlatma işlemi iptal edildi.
İçinde olduğumuz yılın en çok konuşulan erişim engeli, 5 Mart 2020’de Oda TV’ye getirilen yasaktı. Libya’da ölen bir MİT mensubunun cenaze töreniyle ilgili haber nedeniyle Oda TV’nin yöneticileri gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve MİT üyesinin fotoğrafını bir sosyal medya paylaşımından bulan yerel gazeteci Hülya Kılınç tutuklanarak cezaevine kondular. İlk günlerde hukuki şartlar yerine getirilmeden başlanılan uygulamada, odatv.com dışında, odatv.com.tr, odatv.net, odatv.co, odatv.biz, odatv2.com gibi site tarafından yeni kullanıma alınan alan adlarına da engelleme yapıldı.
İfade Özgürlüğü Derneği’nin Aralık 2019’da yaptığı açıklamada, engellenen site sayısının 2006-2014 yıllarında 80.533’ken, 2015-2019 yıllarında 206.351 olarak kayda geçtiği belirtildi. Ayrıca 2019 yılı içinde Ekim ayına kadar 36.000 sitenin kapatılmış olması, erişim engellerinde ülkenin geldiği noktayı gözler önüne serdi.
Twitter geçtiğimiz yıl içerisinde gazetecilere ait olanların da bulunduğu çok sayıda hesabı askıya aldı ve resmi makamların başvurusu üzerine birçok “tweet”i sildi. 2018’de altı ay içinde 5.000 üzerinde hesabı askıya alan şirket, başvuruların yalnızca %4’üne olumlu yanıt verdiğini açıklamıştı. Silinen 9.000 “tweet”in ise toplam başvuruların %18’ini oluşturduğu biliniyordu.
Freedom House 2019 İnternet Özgürlüğü Raporu’nda Türkiye özgür olmayan ülkeler kategorisinde kalmaya devam etti. “Özgürlük puanı”nı düşüren etkenler arasında İnternet omurgasının yüksek oranda merkezi olması, çok sayıda yeni erişim engeli ve birçok kişinin çevrimiçi etkinliklerinden dolayı, cumhurbaşkanına hakaret ya da Türk Lirasının değer kaybı konusunda yorumda bulunmak gibi nedenlerle gözaltına alınıp tutuklanması gösterildi. Ayrıca raporda kadınların İnternet erişiminin erkeklere oranla %15 daha düşük olması; Türk Telekom’un piyasa hâkimiyetinin ve TT yönetimindeki anlayışın servis sağlayıcı çeşitliliği ve rekabetine engel olması; muhaliflere yönelen “troll” saldırıları; Haziran 2019’daki yerel seçimlerde muhalefet adayı Ekrem İmamoğlu hakkında yalan habere dayalı yoğun çevrimiçi video kampanyası gibi bilginin hükümet tarafından kontrolü ve manipülasyonu; Ensonhaber, Hürriyet gibi hükümet yanlısı haber kaynaklarının, İnternet erişiminde Sözcü gibi muhalif kaynaklara göre ezici bir üstünlükle önde olmalarının yarattığı haber çeşitliliğinde kısıtlılık; Canan Kaftancıoğlu’nun yıllar önceki paylaşımları için verilen hüküm ve Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi askeri harekâtlara karşı yapılan barış temalı paylaşımlar nedeniyle yapılan tutuklamalar; devlet tarafından anonim İnternet kullanımına izin verilmemesi; çevrimiçi gözetim uygulamalarının yaygınlığı; siber saldırıların yoğunluğu gibi olgular sıralandı.
İnternet’in salgın günlerindeki diğer bir önemli rolü de vakaların izlenmesi ve salgının kontrol altına alınmasına yönelik önlemlerde ortaya çıkıyor. Vakaların, akıllı telefonlar aracılığıyla konum bazında izlenmesi ve izolasyon altında tutulmasına yönelik önlemler, özellikle salgın sona erdiğinde oluşacak kişisel verilerin gizliliğinin ihlali olasılığından ötürü kaygı oluşturuyor. Salgını kontrol altına almak için dönemsel olarak kabul edilebilecek kimi gözetim uygulamalarının kalıcı hale getirilmesi kaygısı, uzmanlar ve dijital hak savunucuları tarafından dile getiriliyor.”
Bildirgenin sonunda yer alan talep ve önerilerden bazıları ise şunlar oldu:
- İnternet, bir kamusal hizmet olarak değerlendirilmeli, tüm yurttaşlara ucuz, yüksek hızda ve kesintisiz İnternet erişimi sağlanmalıdır.
- Eğitim, sağlık ve bilimsel çalışmalar için sınırsız geniş bant İnternet hizmeti ücretsiz olarak verilmelidir.
- Türkiye’de İnternet’in kullanımı, geliştirilmesi ve yönetimi için katılımcı, özerk ve saydam bir yapılanmaya gidilmeli; uzmanların, meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin yer alacağı bir “İnternet Kurulu” oluşturularak etkin biçimde çalışması sağlanmalıdır.
- İnsanların iletişim ve haber kaynaklarına erişim hakkı ile ifade özgürlüğünü kısıtlayan sansür kabul edilemez! Erişim engellemeleri kaldırılmalı ve ilgili mevzuat yeniden düzenlenmelidir.
- İnternet üzerinde insanların kişilik ve mahremiyet haklarını ihlal eden gözetim, takip ve kontrol uygulamaları kabul edilemez! Kullanıcılar kendi ürettikleri verinin sahibi olmalıdır. Veriler ancak anonimleştirildikten sonra toplumun ortak gereksinimleri doğrultusunda işlenmelidir.
- Salgınla mücadele amacıyla kişisel veri toplayan, işleyen ve aktaran tüm kurum ve kuruluşlar bu amaç dışında verileri kullanmayacaklarını ve bu dönem dışında uygulamaya son vereceklerini taahhüt etmelidirler.
- BTK için telefon faturalarından yapılan yüksek kesinti azaltılarak, bu havuzda toplanan ve Evrensel Hizmet Fonu’nda bulunan kaynaklar, eğitimde ve salgınla mücadelede adaletsizlik yaratan dijital uçurumun kapatılmasında, toplumun dezavantajlı kesimlerine ücretsiz internet bağlantısı sağlanması için harcanmalıdır.
- Covid salgını süresince İnternet kullanım bedeli faturaları ertelenmeli, dar gelirli, işini kaybetmiş aboneler için iptal edilmelidir.
Bileşenler
- Alternatif Bilişim Derneği
- Bilgisayar Mühendisleri Odası (BMO)
- Elektrik Mühendisleri Odası (EMO)
- İnternet Derneği (ISOC-TR)
- İnternet Teknolojileri Derneği (INETD)
- Linux Kullanıcıları Derneği (LKD)
- Korsan Parti Türkiye Hareketi
- Özgür Yazılım Derneği (ÖYD)
- Pardus Kullanıcıları Derneği (PKD)
- Punto 24 Bağımsız Gazetecilik Platformu (P24)
- Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği (TBİD)
Bildirgenin tam metnine İnternet Haftası’nın websitesinden ulaşabilirsiniz.